KOBİ`ler İçin Otomasyona Yönelik Dört İpucu
Dünyanın dört bir yanındaki kurumsal liderler, peş peşe gelen zorluklarla yüzleşiyor. Enerji krizinden kaynaklanan maliyet artışlarına ek olarak tedarik zinciri sorunları, kalifiye çalışan eksikliği, sürdürülebilirlik gereksinimleri ve hızla ilerleyen dijitalleşme sorunları söz konusu. Özellikle, küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ'ler) bu engellere hızla çözüm bulması gerekiyor. Otomasyon, bu çözümlerden biridir. Otomasyona kolaboratif robotlar ve AMR'nin (otonom mobil robotlar) yanı sıra sensörler, görsel denetim ve yapay zeka teknolojisi de dahildir. Şirketler bu tür teknolojilerin faydalarını bilse de araştırmalar, pek çok kişinin gerçek kullanım aşamasına yönelik şüpheleri olduğunu gösteriyor.
Özellikle bu konuda deneyimi olmayan şirketler, robot kullanımının beraberinde maliyetlerin de yükseleceğinden korkuyor. Kolaboratif veya mobil robot satın almanın işletmeniz için faydalı olup olmayacağını merak ediyorsanız OMRON'un yeni yatırım getirisi hesaplayıcısı işinize yarayacaktır. Bu araç, size yatırım getirisi hakkında genel bir özet sunar ve robot yatırımlarının ne zaman kendi parasını karşılayacağını gösterir.
Orta ölçekli işletmelerde otomasyon artış gösteriyor
Şu anda Avrupa Birliği'nde yaklaşık 23,1 milyon küçük ve orta ölçekli işletme bulunmaktadır. Bunlar ekonominin ayrılmaz bir parçasıdır ancak ülkeler bazında bazı farklılıklar vardır. Örneğin Almanya'da, ülkenin katma değerinin yüzde 82'si KOBİ'lerden geliyor. 2021 yılında Birleşik Krallık'ta 5,6 milyon özel sektör işletmesi bulunuyordu ve bu, şirketlerin %99,9'una tekabül ediyordu. Her gün birçok yeni girişimci de bu oranın bir parçası oluyor. AB toplamında bu rakam yüzde 56 civarında. KOBİ'ler aynı zamanda çok önemli işverenlerdir: AB'nin yaklaşık 84 milyon vatandaşı KOBİ'lerde çalışmaktadır. Sorun şu ki, birçok yerde çalışan bulmak giderek zorlaşıyor. AB'de, 2022'nin ilk çeyreğinde yaklaşık yüzde 2,9'luk iş boşluğu doldurulamamıştı. Bu, geçen yılın aynı dönemine göre neredeyse yüzde 50 daha fazladır. Sonuç olarak şirketlerin, uygun çalışanları bulup işe almak içi yeni yöntemlere ihtiyacı var.
Manuel ve tekrarlanan görevleri yerine getirebilen teknolojiler, çalışan emniyetini ve iş verimliliğini artırabilir. Bununla beraber eğitim girişimleri, yeni başlayanlara yönelik teşvikler, çalışan programları ve daha fazlası gibi önlemler alınabilir. Kolaboratif robotlar, esneklikleri ve çok çeşitli kullanım seçenekleri sayesinde KOBİ'ler için uygundur. Araştırmalar, bu segmentin muazzam bir potansiyeli olduğunu gösteriyor: 2021 yılında 1,2 milyar dolar olan kolaboratif robot pazarının 2027 yılında 10,5 milyar dolara ulaşması bekleniyor. 2027 yılına kadar yıllık bileşik büyüme oranının (CAGR) yüzde 43,4 olacağı tahmin ediliyor.
Bu konuyla ilk defa ilgilenen herkesin sormak istediği birçok soru ve merak ettiği çeşitli konular oluyor. OMRON; projeleri ileri taşımak, şüpheleri azaltmak ve paydaşları da dahil etmek için otomasyon projelerinin başlangıcında göz önünde bulundurulması gereken dört temel unsuru bir araya getirdi.
1. Uygulama senaryolarına odaklanın ve yavaş yavaş ilerleyin
Otomasyon ve kolaboratif robotlar konularına ilgi duyan şirketlerin kendilerine ilk olarak sorması gereken soru, robotlara yatırım yapmanın gerekip gerekmediği olmamalıdır. Hangi süreçlerin nasıl daha verimli hale getirilebileceğini anlamak daha önemlidir. Bir uzman tarafından manuel işçilik gerektiren çok ayrıntılı görevler otomatikleştirilebilir ancak bunun zaman ve kaynak bakımından maliyeti çok yüksek olabilir. Otomasyona küçük projelerle başlamanız ve ardından kademeli olarak büyüterek yeni iş akışları eklemeniz, filoyu genişletmeniz vb. önerilir. Büyük bir fırından örnek verelim: Burada şirket liderlerinin öncelikli sorusu, robotun nasıl kullanılacağından ziyade ekmeklerin fırın hattından farklı fırıncılık dallarına ait kutulara insan müdahalesi olmadan nasıl taşınabileceğidir.
2. Robotları kullanarak çalışanları destekleyin
Robotlar, esneklik konusunda oldukça başarılıdır. Duruma göre ayarlanıp uyarlanabilir, filolar halinde kullanılabilir ve buna benzer birçok farklı esneklik sağlayabilirler. Ürüne ve uygulama alanına bağlı olarak, farklı veya değiştirilmiş görevlere kolayca uyarlanmaları için konum değişiklikleri ve eklentilerin yapılması mümkündür. Ancak bu, çalışanların yerini alacakları anlamına gelmez. Aksine, insanlar ve makineler arasında iyi ayarlanmış bir etkileşim oluşturulmalıdır. Orta ölçekli şirketler, başlangıçta bireysel görevlere odaklanmalı, çok karmaşık uygulamalar düşünmemeli ve planlamamalıdır. Sonraki aşamalarda, tek kaynak üzerinden çeşitli uygulama alanlarını kapsayan bir robot iş ortağı seçildiği ve iyi bir ortak ağı kurulduğu varsayılarak kolaboratif robota görsel işleme sistemi (makine görsel denetimi) olması için bir kamera eklenebilir. Ana sorumuz şu olmalı: Robotlar çalışanlara nasıl yardımcı olabilir? İnsan çalışanın daha fazla katma değeri olan görevlere odaklanabilmesi için robota hangi manuel görev devredilebilir? Makinelerin yüklenmesi ve boşaltılmasıyla paletleme ve paletten çıkarma işlemleri, nispeten hızlı ve kolay bir şekilde otomatikleştirilebilecek süreçlerdir. Kaynak, boyama ve çapak alma da orta ölçekli şirketlerde robotların kullanımına yönelik güzel örneklerdir.
3. Çalışanları bilgilendirin ve uzmanlaştırın
Robotlar, sürekli hassasiyet gerektiren ve tekrarlanan görevleri gerçekleştirmek için idealdir. Robotlarla etkileşimlerinde insanlar uzman olarak kalırken robotlar, bu tekrarlanan ve monoton görevleri yönetir. Robotlar, tüm sorunlara yanıt olan bir çözüm ya da insan çalışanların yerine geçen bir konsept değildir. Bu düşünce, çalışanların korkularını gidermek için tüm otomasyon projelerinde benimsenmelidir. Ürün montajı, süreç optimizasyonu ve bakım görevlerinin gerçekleştirilmesi için hâlâ uzmanlara ihtiyaç vardır. Ayrıca çalışanlar, olasılıkların farkında olmalı ve yeni teknolojilerin en iyi şekilde kullanılması için eğitilmelidir. Robotlar; paletleme, sınıflandırma, malzeme yükleme veya kalite kontrolü gibi işlemleri üstlenirken çalışanlar daha yaratıcı işlerde çalışarak değer katabilir.
4. Deneyimi ve ortak ağlarını ön planda tutun
Robotların görevlerini ve yapabileceklerini artırmak için emniyet cihazları ya da görsel işleme ve denetim sistemleri gibi üçüncü taraf ekipmanlar gerekir. Özellikle KOBİ'ler, her alanda destek sağlaması için robot iş ortaklarına güvenebilirse bu, KOBİ'nin iş yükünü ve endişelerini oldukça hafifletir. Kendi taraflarındaki bilgi birikimi eksiği de tecrübeli ortaklar tarafından kapatılır. Bir OMRON anketinde, BT yöneticilerinin yaklaşık yüzde 90'ı Endüstri 4.0 ve veri analizi konusunda şirket dışı danışmanlara güvendiklerini belirtmiştir. Bu nedenle KOBİ'ler yalnızca akıllı teknolojilere değil, bütünsel sağlayıcılara ve deneyimli sistem entegratörlerine de ihtiyaç duyar.
On şirketten dokuzu, 2030 yılına kadar kendi altyapılarında robot otomasyonunu dahil etmek istiyor. Mobil ve kolaboratif robotlar bu bağlamda kolayca sahaya taşınabilir. Bu, üretim sürecini daha esnek ve verimli hale getirmek isteyen şirketler için bu otomasyon ürünlerini iyi bir seçenek kılar. OMRON, otomasyon alanında KOBİ'leri desteklemeyi amaçlıyor ve ilk yatırım maliyetlerini düşük tutmak adına kiralama seçenekleri sunuyor. Yatırım getirisi hesaplayıcı, kolaboratif ve mobil robotlara yapılan yatırımları kolayca değerlendirmenize yardımcı olur. Bu sayede her ölçekteki şirket, otomasyon potansiyelinden yararlanabilir ve görülmeyen ya da tahmini güç maliyetlerden kaçınabilir.
Yazan: Peter Lange Business Development Manager Robotics, Omron Europe