GİRİŞ
Her geçen gün gelişen ve ilerleyen dünyada yüzyıllardır olduğu gibi ticaret de gerek uluslararası düzeyde ülkeler, bireyler şirketler ve kurumlar arasında gerekse yine ulusal düzeyde gerçek ve tüzel kişiler arasında artmaktadır. Buna bağlı olarak ticaret yaşamının önemli parçalarından biri olan şirketlere dair de mevcut düzenlemeler yıllardır yapılmakta ve gelişerek değişen dünya koşullarında da bu düzenlemeler değişmekte, güncellenmektedir.
Ticari hayatın en önemli unsurlarından biri olan Şirketlerin ticaret hayatlarına başlamadan önce gerekli finansal kaynağa ve bu kaynağa uygun sisteme ihtiyaçları vardır. Bu finansal kaynağa da sermaye denilmektedir. İşte şirketlerce ticari bir faaliyetin başlanması için ayrılmış ve kullanılacak olan kaynağa sermaye denilmektedir ve Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş olan ticaret şirketlerinde, ortakların ve pay sahiplerinin şirkete sermaye koyma borcu vardır. Ticaret şirketlerine ise nelerin sermaye olarak getirilebileceği 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiştir. Aynı kanunda ticaret şirketlerinin hangilerinin sermaye şirketi hangilerinin ise şahıs şirketi olduğu TTK m. 124 ‘te sınıflandırılarak belirtilmiştir. Bu ayrım sermaye kavramı ve sermaye koyma borcunun ifası açısından önemlidir. Zira şahıs şirketlerinde Türk ticaret kanunu madde 127 ‘de tadadi olarak sayılan ve bu maddede yer verilmese de bu fıkrada sayılanlara benzer olan, devredilebilen ve nakden değerlendirilebilen her şey sermaye olarak konulabilmekteyken, sermaye şirketlerinde her türlü değer sermaye olarak getirilememekte, örneğin şahsi emek ve ticari itibar bu tür şirketlere yani sermaye şirketlerine sermaye olarak getirilememektedir.
Bu çalışmada öncelikle TTK’ da ticaret şirketi olarak sayılan şirketler bazında sermaye kavramının ne olduğu ve tanımı üzerinde durulacak, ardından yine bu ticaret şirketleri nezdinde nelerin sermaye olarak konulabileceğine, her bir ticaret şirketi özelinde sermaye niteliği de göz önünde alınarak ayrıca değinilecektir. Son olarak da ticaret şirketlerinin unsurlarından biri olan sermaye unsuru ve şirket ortaklarının borçları arasında yer alan sermaye koyma borcunun konusunu oluşturan sermayenin ödenme zamani ve zamanında ödenmemesinin sonuçları anlatılarak, çalışmamız sonlandırılacaktır.
TİCARET ŞİRKETLERİNDE SERMAYE KAVRAMI VE TİCARET ŞİRKETLERİNE SERMAYE OLARAK KONULABİLECEK DEĞERLER
Sermaye, şirketlerin özkaynaklarından bağımsız olarak bir ticaret işinin kurulabilmesi, yürütülebilmesi gereken işe başlanırken işletmeyi kuranlar tarafından, işletmeye konulan para, mal, emek, anapara ve paraya çevrilebilir , ekonomik değeri olan hizmetlerin, kişisel emeklerin, ticari itibarların tamamıdır.
Ticaret şirketlerinde sermaye en önemli unsurlardan birisidir. Bir ticaret şirketinin tüzel kişiliği ticaret siciline tescil anında doğar ve tüzel kişiliğe sahip olan ticaret şirketleri, hak sahibi olabilir ve borç altına da girebilirler.
Tescille kişilik kazanan şirketin kendine ait bir malvarlığı olmalıdır. Bu malvarlığının oluşturulması ticaret şirketlerinin en temel amacı olan kazanç elde edip ortaklar arasında paylaşmanın gerçekleşebilmesi için şarttır. Şirketler bu malvarlığına dâhil değerleri kullanarak iktisadi alanda varlık gösterip işlem yapabilirler. Ayrıca şirketin faaliyetleri sonucu üçüncü kişilerle yapılan işlemlerin teminatını da bu malvarlığı değerleri oluşturmaktadır. .[1] Belirtilmelidir ki sermaye ile malvarlığı kavramları eş anlamlı kavramlar değildirler. Malvarlığı içine dâhil olan ve sürekli değişebilen değerlerin toplamından oluşan, dinamik bir kavramken. Oysa sermaye, şirketin esa sözleşmesine yazılarak, ticaret siciline tescil edilmiş olan sabit bir değeri ifade etmektedir.[2]
Ticaret şirketlerinde ise sermaye, ortakların “katılma payı” olarak şirkete getirmeyi taahhüt ettikleri malvarlığı değerlerinin toplamını ve bu değerlerin nakit olarak gösterilmesini ifade eder.[3]
Türk Ticaret Kanununun Ticaret Şirketleri başlığı altında ticaret şirketleri türleri düzenlenmiştir. TTK 124/1’e göre ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerdir ve 124/2’de ticaret şirketleri sınıflandırılmıştır. Buna göre de kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır.[4]
MADDE 124- (1) Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.
(2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır.
Ticaret şirketleri bakımından yapılan bu ayrım önemlidir zira her ne kadar aşağıda yer verildiği üzere TTK 127’ de genel olarak nelerin ticaret şirketlerine sermaye olarak getirilebileceği belirtilmişse de şirkete getirilecek sermayenin niteliği şirket tiplerine göre farklılık arz etmektedir. Örneğin şahıs şirketlerine sermaye olarak getirilebilen ticari itibar, mesleki tecrübe, şahsi emek gibi unsurlar sermaye olarak getirilebilirken, sermaye şirketlerine getirilememektedir. Bu hususua ayrıca değinilecek öncelikle, genel olarak nelerin sermaye olarak konulabileceği ifade edilecektir.
Ticaret şirketlerinde bütün ortakların şirkete sermaye koyma borcu vardır ve şirkete koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı da şirkete karşı borçludur (TTK 128/1:‘’Her ortak, usulüne göre düzenlenmiş ve imza edilmiş şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı şirkete karşı borçludur.’’ gereği) ortakların şirket ilişkisine girerken sermaye taahhüt etmesi gerekmektedir.
‘’YARGITAY 11.Hukuk Dairesi 2015/ 5159 E. 2016 / 2674 K. , 10.03.2016 T. Davacı şirketin sermaye taahhüdünü yerine getirmeyen davalı ile ilgili olarak ıskat yolunu tercih etmeyerek davalıdan taahhüt ettiği sermayeyi ödemesini istediği, gönderilen ihtarname içeriklerinden davacının, davalının şirket payından mahrum bırakıldığı şeklinde bir iradesinin varlığından söz edilemeyeceği, davalının halen davacı şirketin ortağı olduğu, davalının katıldığı ve oy birliği ile alınan sermaye artırım kararı ve buna dayalı sermaye koyma taahhüdüne ve ödeme konusunda kendisine gönderilen ihtarnamelere rağmen taahhüt ettiği miktarı ödemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile 105.000,00 TL’nin 21/06/2009 tarihinden itibaren, 315.000,00 TL’nin 20/03/2012 tarihinden itibaren reeskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verildiğinden hükmün onanması gerekmiştir.[5]
Kural olarak ekonomik değeri olan her şey sermaye olarak getirilebilir. Örneğin; nakit, taşınır, taşınmaz, fikri ve sınai haklar, alacak hakkı, şahsi emek, ticari itibar, mesleki tecrübe gibi.[6] Aksine bir düzenleme olmadıkça TTK 127/1’ de Sermaye Koyma Borcu kenar başlığı altında şirket türü gözetilmeksizin bir ticaret şirketine sermaye olarak konulabilecek olan değerler sınırlayıcı değil örnek niteliğinde on bent halinde sayılmıştır.
‘’TTK 127/1 : Kanunda aksine hüküm olmadıkça ticaret şirketlerine sermaye olarak;
a) Para, alacak, kıymetli evrak ve sermaye şirketlerine ait paylar,
b) Fikrî mülkiyet hakları,
c) Taşınırlar ve her çeşit taşınmaz,
d) Taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma hakları,
e) Kişisel emek,
f) Ticari itibar,
g) Ticari işletmeler,
h) Haklı olarak kullanılan devredilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler,
i) Maden ruhsatnameleri ve bunun gibi ekonomik değeri olan diğer haklar,
j) Devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen her türlü değer, konabilir.
TTK’nın 127. maddesinin j bendinin anlamından da çıkarılacağı üzere, 127. maddede sayılmış olan değerlerin dışında maddi değer taşıyan ve devredilebilen her türlü değerin ticaret şirketlerine sermaye olarak getirilmesi mümkündür. Maddede yapılmış olan sayım sınırlayıcı bir sayım değildir, bu şekilde bir sayım yapılmış olması örnek verme amaçlıdır. [7]
Burada sayılanlar her şirket türü için geçerli değildir. Zira şirkete getirilecek olan sermaye niteliği de şirket tipine göre farklılık gösterecektir. Bu yüzden TTK 127/2 ‘de sermaye şirketlerinden olan komandit şirkete dair TTK 307/2, Anonim şirkete dair TTK 342/1 ve limited şirkete dair TTK 581/1 hükümleri saklı tutulmuştur. Bu hükümler, TTK 127/1’de sayılan unsurlar bakımından bazı sınırlamalar ve ek şartlar getirmektedir.[8] Bu saklı tutulan hükümlere bakıldığında ise aşağıda da açıklandığı üzerinde anonim, limited ve komandit şirkette komanditer ortaklar bakımından TTK127/1 de yer alan örnekleme yolu ile yer verilen unsurların bu şirketlere sermaye olarak getirilemeyeceği ifade edilmektedir.
‘’ TTK 127/2 : Kanunun 307 nci maddesinin ikinci, 342 nci maddesinin birinci ve 581 inci maddesinin birinci fıkra hükümleri saklıdır.’’s
Anonim şirket ortakları , limited şirket ortakları ve komandit şirketlerde komanditer ortaklar şahsi emek, ticari itibar ve mesleki tecrübe gibi değerleri sermaye payı olarak getiremezler. Çünkü bu şirketlerde ortaklar sınırlı sorumludur. Sorumluluklarının sınırı , getirdikleri sermaye payıyla çizilmektedir. Şahis emek, ticari itibar ve mesleki tecrübe gibi değerlerin bilançoya yansıtılması mümkün olmadığından sınırlı sorumlu ortaklar bunları şirkete sermaye olarak getiremezler. Ancak şahıs şirketi olan kollektif şirket ortakları ve adi komandit şirketlerde komandite ortaklar şirketin amacına uygun olma şartıyla kişisel emek, ticari itibar ve mesleki tecrübe dahil olmak üzere herşeyi sermaye olarak getirebilmektedir. Çünkü bu şirketlerde ortaklar sınırsız sorumludur. Şiret borçlarından dolayı bütün malvarlıkları ile sınırsız sorumlu olduklarından, şartıyla kişisel emek, ticari itibar ve mesleki tecrübe gibi bilançoya yansıtılamayan değerler de dahil olmak üzere her şeyi sermaye olarak şirkete getirebilirler. [9]
Ticaret şirketlerine sermaye olarak getirilebilecek olan değerler genel olarak TTK 127/1 de düzenlenmiştir. Fakat aynı maddenin ikinci fıkrasında yukarıda da ifade ettiğimiz üzere TTK 307/2 , TTK 342/1 (ve TTK 581/1 hükümleri saklı tutulmuştur.
Nakit sermaye şirkete ortak tarafından getirilen Türk Lirasını ya da yabancı “para”yı ifade eder. Şirket sözleşmesinde yabancı para olarak konulan sermaye payının Türk Lirası karşılığının gösterilmesi şarttır. [10] Nakit sermaye sadece “para”dan oluşmaz. Nakit sermayenin içine alacaklar, kıymetli evrak (poliçe, bono, çek, konişmento, makbuz senedi, varant, taşıma senetleri, hisse senedi, tahvil, ipotekli borç senetleri, irat senetleri) ve sermaye şirketlerine ait paylar da girer. [11] Nakit sermaye dışında kalan her şey ise ayni sermaye olarak kabul edilir.
Nakit sermaye, hem şahıs hem de sermaye şirketlerine sermaye olarak getirilebilir. TTK 127/a bendinde herhangi bir kayıt olmaksızın alacakların sermaye olarak getirilebileceği kabul edilmiştir.[12]
Burada TTK 127/2’de saklı tutulan hükümlere de dikkat etmek gerekir. Zira nakit sermayeye vadesi gelmemiş alacaklar da dahildir yani Vadesi gelmemiş bir alacağın da şirket sözleşmesinde sermaye olarak taahhüt edilmesi mümkündür [13] ve fakat TTK 342/1 ‘de düzenlenen hüküm gereği vadesi gelmemiş alacaklar anonim şirkete, TTK 581/1’de düzenlenen hüküm gereği de limited şirkete sermaye olarak getirilememektedir.
Anonim ve limited şirketlerde bir alacağın sermaye olarak konulabilmesi için vadesinin gelmesi şarttır.
Anonim şirketlere sermaye olarak nakit yani para konulabileceği gibi para dışındaki değerlerinde konulması mümkündür. Bir başka deyişle, anonim şirketlere emek ve ticari itibar hariç , para, taşınır ve taşınmaz mallar, ekonomik değer içeren her türlü haklar, kıymetli evrak, ticari işletme ve şirket payları sermaye olarak getirilebilir . Ayni sermaye kavramı sermaye olarak paradan başka getirilen her türlü ekonomik değeri ifade eder. Ayın, mal, eşya anlamına gelmekle birlikte hukukumuzda ayın sermaye dendiği zaman bunlardan başka maddi olmayan mallarla birlikte hakları da kapsadığı kabul edilmektedir . Haklara örnek olarak fikri mülkiyet haklarını, alacak hakkını ve sınırlı ayni hakları verebiliriz.[14]
Ayın sermayenin içine taşınır ve taşınmaz mallar (arazi, tapu kütüğünde ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar, kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler, bkz. TMK 704) ile maddi olmayan ancak mali değer taşıyan diğer haklar girer. Bir ticaret şirketine mali değeri olan ve devredilebilen her çeşit taşınır ve taşınmaz eşya sermaye olarak konulabilir. [15]
TTK’nın 128. maddesinin ikinci fıkrasına göre sermaye olarak konulan ayınların değerleri bilirkişi tarafından belirlenerek şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede yer alacaktır. Bu düzenleme ticaret şirketlerinde sermaye için bilirkişi değerlendirmesinin kabul edildiği karinesini oluşturur.[16] Şahıs şirketlerinde değerlendirmeyi mahkemece atanmış bilirkişinin yapacağına ilişkin bir zorunluluk getirilmemiştir ancak sermaye şirketlerinde değerlendirmeyi mahkeme bilirkişisinin yapması mecburiyeti vardır .[17]
TTK’da taşınmazların faydalanma ve kullanma haklarının da sermaye olarak konulabileceği hüküm altına alınmıştır (TTK 127/1-d). Bu haklar eşya hukukunda sınırlı ayni hak grubuna girerler. Bu tür haklara örnek olarak intifa, oturma, inşaat, kaynak hakları verilebilir Faydalanma ve kullanma haklarından birisinin şirket sözleşmesine yazılarak sermaye olarak konulması halinde söz konusu hakkın sahibi şirketin tüzel kişiliği olur ve hakkın türüne göre tanınan yetkiler tüzel kişilik tarafından kullanılır. [18]
Bir ticaret şirketine değer taşıyan ve devredilebilen fikri haklar ile sınai mülkiyet haklarının sermaye olarak getirilmesi mümkündür. (TTK 127/1-b,i ve 342/1). Bu tür haklara markalar, patentler, lisanlar, maden arama ve işletme ruhsatnameleri, ihtira beratları vb. örnek olarak verilebilir. Bu değerler TTK 342/1 hükmü gereği anonim şirketlere de ayni sermaye olarak konulabilmektedir.[19] sadece burada anonim şirketlere getirilecek fikri mülkiyet hakları açısından dikkat edilmesi gereken nokta, aşağıda da belirttiğimiz üzere, bu hakların üzerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunan , nakden değerlendirilemeyen ve devrolunamayan fikri mülkiyet haklarından olmamasıdır.
Ortaklar diğer bir ticaret şirketindeki sermaye paylarını da sermaye olarak getirebilirler (TTK 127/1-a). Yargıtay 11. H.D konuyla ilgili 25.05.1978 tarih, 2164 E. / 2792 K. numaralı bir kararında maden ruhsatnamesinde yer alan hakkın limited şirkete sermaye olarak konulabileceğini belirttikten sonra maden ruhsatnamesinin devir taahhüdünün ise sermaye koyma taahhüdü niteliğinde olmadığını karara bağlamıştır.[20]
Üzerinde sınırlı bir ayni hak, haciz veya tedbir bulunan bir ayni değerin anonim (TTK 342/1) ve limited şirkete (TTK 581/1) sermaye olarak getirilebilmesi mümkün değildir. [21] Buna fikri müliyet hakları ile sanal ortamlardaki malvarlığı unsurları da dahildir. Anonim şirketlere, üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunan, nakden değerlendirilemeyen ve devrolunamayan fikri mülkiyet haklarının sermaye olarak konulması mümkün değildir. Bir başka deyişle, anonim şirketlere fikri mülkiyet haklarının sermaye olarak konulabilmesi için devredilebilir nitelikte olması, nakden değerlendirilebilmesi ve her türlü sınırlandırmadan uzak olması zorunludur. [22]
Anonim şirketi düzenleyen hükümler arasında TTK 342 ‘de anonim şirkete Ayni Sermaye Olarak Konulabilecek Malvarlığı Unsurları düzenlenmiştir.
TTK 342/1 - Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir. Hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar sermaye olamaz.
Buna örnek bir ilk derece mahkemesi kararı da mevcuttur;
Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, E. 2017/842, K. 2018/154, T. 28.2.2018[23]
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ... Limited Şirketi'nin iki ortağından birisi olduğunu, bir kısım taşınmazının şirkete sermaye olarak koyacağını belirterek TTK 342 ve devamı maddeleri gereğince rapor alınması talep etmiştir.
davacı adına kayıtlı bir kısım taşınmazların... Limited Şirketi'ne ayni sermaye olarak konulacak olması nedeniyle değerinin tespitini istemiş, getirilen sicil kaydı, tapu kaydı, alınan bilirkişi raporu dikkate alındığında, talep edilen taşınmazlardan ... İlçesi ... Mah. ... Ada ... Parsel sayılı taşınmaz üzerinde ...Bankası Türk Anonim Ortaklığı lehine ipotek bulunduğu anlaşılmış, bu haliyle TTK 342. maddesindeki ayni sermaye olarak konulacak varlıklardan olmadığı anlaşıldığından bu taşınmaz yönündeki talebine reddine karar vermek gerekmiş, Davacının ... ili ... ilçesi ... Mah. ... Ada .. Parsel ile ilgili taşınmazdaki talebinin REDDİNE, karar verilmiştir.
Yargıtay Kararı - 11. HD., E. 2014/10640 K. 2014/17466 T. 12.11.2014[24]
Davacı vekili; ... İli,... İlçesi, ... Mahallesi, H29, D;13-A 1 : H2 Pafta, 121 Ada, 25 parselde bulunan 48.432,92 m2 gayrimenkul ile üzerinde bulunan ipoteğin müvekkil tarafından çekilen krediye teminat olarak şirket lehine verildiğini, bu taşınmazın şirket ana sermayesine kaydedilmesinin şirket aleyhine bir sonuç doğurmayacağını ileri sürerek söz konusu gayrimenkulün 6102 sayılı TTK'nın 342 ve 343.maddeleri gereğince değerinin bilirkişi marifetiyle tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; taşınmazın mevcut hali ile üzerindeki sınırlı ayni hak nedeni ile TTK 342. maddesine göre ayni sermaye olarak konabilecek nitelikte olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. Davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA… karar verilmiştir.
Buna göre üzerinde haciz, tedbir veya sınırlı ayni hak bulunan malvarlığı unsurları anonim şirket ve limited şirkete ayni sermaye olarak konulamayacaktır. Fakat şahıs şirketi niteliğindeki kollektif şirket ve komandite ortak bakımından şahıs ve komanditer ortak bakımından sermaye şirketi özelliği gösteren komandit şirketlere ise hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın her türlü ayni sermaye değerleri getirilebilecektir.
TTK’nın 127. maddesinin birinci fıkrasının e bendine göre kişisel emek, f bendine göre ticari itibar sermaye olarak bir ticaret şirketine konulabilir. Kişisel emek bedeni ve fikri çalışma anlamına gelmektedir. [25] Ticari itibar bir kişinin ticari hayatta sahip olduğu değeri ya da saygınlığı ifade etmektedir.
Bir ortağın ticari hayatta sahip olduğu saygınlığın yüksekliğinden, söz konusu saygınlığın sermaye olarak konulduğu şirket ticari faaliyetlerini yürütürken faydalanacaktır. Şirkete sağlanan bu fayda ticari itibarın sermaye olarak değer taşımasının sebebini oluşturur. Doktrin’de, “kişisel emek” ile “ticari itibar” kavramlarının içeriğinin daha geniş kapsamlı olduğu ifade edilmiş ve iş tecrübesi, piyasa bilgisi, teknik bilgi (know how), müşteri portföyünün de bu kapsamda değerlendirilebileceği ve sermaye olarak konulabileceği belirtilmiştir[26]
Bazen kişisel emek ve ticari itibar en az maddi sermaye kadar önem taşıyabilir ancak bu tür unsurların mali değerlerinin belirlenmesi oldukça güç olup, paraya çevrilebilmeleri mümkün değildir. Şirket borçlarından dolayı alacaklıların sadece şirketin malvarlığına başvurabileceği sermaye şirketlerinde hizmet edimleri, kişisel emek ve ticari itibar sermaye olarak getirilemez. Dolayısıyla anonim ve limited şirketlerde ortakların, ve komandit şirkette de komanditer ortağın şahsi emek ve ticari itibarlarını sermaye olarak şirket sözleşmesinde taahhüt etmeleri mümkün değildir. [27]
TTK 342/1 : Hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar sermaye olamaz
TTK 581/1 : Hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar sermaye olamaz.
TTK 307/2 : Bir komanditer kişisel emeğini ve ticari itibarını sermaye olarak koyamaz.
Kanunda yer alan bu sınırlamanın getiriliş amacı sermaye olarak getirilen değerlerin sorunsuz olarak tespit ve edilmesini sağlayarak sermayenin korunması ilkesini güvence altına almaktır. Şirketin borçlarından dolayı ortakların şahsi malvarlıkları ile ikinci derecede sınırsız ve müteselsil sorumlu oldukları şahıs şirketlerinde ise kişisel emek ve ticari itibar sermaye olarak şirkete getirilebilir. Kollektif şirkette ortakların ve komandit şirkette komandite ortağın kişisel emeğini ve ticari itibarını şirkete sermaye olarak getirmesi, şirket sözleşmesinde kararlaştırılmış olması koşuluyla, mümkündür. Ancak TTK’nın 307. maddesinin ikinci fıkrasına göre komandit şirkette ortaklığa finansman sağlayan ortak olarak tasarlanmış olan komanditer ortak kişisel emeğini ve ticari itibarını sermaye olarak getiremez.[28]
TTK’nın 127. maddesinin birinci fıkrasının g bendine göre bir ticari işletmenin bir ticaret şirketine sermaye olarak konulması ve bunun sonucu olarak şirket sözleşmesinin konusunu oluşturması mümkündür.[29]
Bir ticari işletmenin şirkete sermaye olarak konulması halinde sermaye olarak değerlendirecek unsur işletmenin malvarlığıdır. Ticari işletmenin malvarlığının içine duran malvarlığı, işletme değeri, kiracılık hakkı, ticaret unvanı ile diğer fikrî mülkiyet hakları ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarının tümü girer (TTK 11/III). Burada işletme değeri (peştemaliye, goodwill) üzerinde durmak gerekmektedir. Bir şirkete sermaye olarak getirilen işletmenin “işletme değeri” malvarlığının içindeki diğer unsurların değerinden fazla olabilir. Bunun sebebini işletmenin bulunduğu yerin merkezililiği, organizasyonunun yapısı, sattığı ya da ürettiği ürünlerin kalitesi ya da devamlı bir müşteri topluluğunun bulunması oluşturur.[30]
Sermaye olarak konulan ticari işletmenin malvarlığına dâhil unsurların devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek yoktur, malvarlığı bir bütün hâlinde devredilir (TTK 11/III). Bir ticari işletmenin herhangi bir ticaret şirketine sermaye olarak konulmasıda dâhil olmak üzere ticari işletmeyi bir bütün hâlinde konu alan sözleşmeler yazılı olarak yapılıp ticaret siciline tescil ve ilan edilmek zorundadırlar (TTK 11/III). Şirket sözleşmesinde bir ticari işletmenin sermaye olarak konulması halinde taahhüt işlemi gerçekleşmiş olur, ancak sermaye borcunun ödenmiş sayılabilmesi için TTK’nın 11. maddesinin üçüncü fıkrasına göre işletmenin yazılı olarak şirketin tüzel kişiliğine devri ve bunun ticaret siciline tescil ve ilanı gerekmektedir. [31]
TTK’ ya göre haklı olarak kullanılan devredilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerlerin bir ticaret şirketine sermaye olarak getirilmesi mümkündür. Teknolojik gelişmelerin hızlanması sonucu ortaya çıkan elektronik ticarete bağlı olarak elektronik değerlerin sermaye olarak getirilebilmesi özellikle internet üzerinden yapılan işlemlerin potansiyeli düşünüldüğünde önem taşımaktadır.[32]
Ticaret şirketlerinde nelerin sermaye olarak konulabileceğine yukarıda değinilmişti. Sermaye olarak konulabilecek ve zaten sermaye koyma borcuna konu olan değerlerin şirkete ödenme zamanı vardır ve bu ödeme zamanı sermaye taahhüdünün nakdi veya ayni olmasına göre değişmektedir.
TTK 344 : Nakden taahhüt edilen payların itibarî değerlerinin en az yüzde yirmibeşi tescilden önce, gerisi de şirketin tescilini izleyen yirmidört ay içinde ödenir. Payların çıkarma primlerinin tamamı tescilden önce ödenir.
Payın itibari değerine kadar olan kısmının en az %25 ‘i tescilden önce,
İtibari değerin geri kalan kısmı şirketin tescilini izleyen yirmidört ay içinde,
İtibari değeri aşan kısmın ( çıkarılma primlerinin ) tamamının şirketin tescilden önce ödenmesi zorunludur.
Alacakların sermaye olarak konulması durumuda da alacağını şirkete sermaye olarak devretmiş olan ortak, alacakları şirketçe tehsil edilmiş olmadıkça, sermayeyi ödemiş sayılmaz. Alacağın muaccelse şirket sözleşmesinin kuruluşundan itibaren, müeccel ise vade tarihinden itibaren 1 ay içinde alacak şirketçe tehsil edilmeli yani şirkete ödenmelidir. Bu sure hak düşürücü değil, düzenleyicidir. Her ne olursa olsun, bu sürede ortakça şirkete devredilmiş olan alacak tehsil edilemezse, gecikmeden dolayı şirketin tazminat hakkına halel gelmemek şartıyla, ortak, sürenin bitiminden itibaren geçecek günlerin temerrüt faizini de ödeyecektir.[33]
TTK 130 : Sermaye olarak şirkete alacaklarını devretmiş olan bir ortak, alacaklar şirketçe tahsil edilmiş olmadıkça sermaye koyma borcundan kurtulmaz.
Taşınmazların ayni sermaye taahhüdü olarak geçerliliği için, yani ayni sermaye olarak kabulü için tapuya şerh verilmiş olması, taşınırların güvenilir kişiye tevdi edilmiş olması, fikri mülkiyet hakları ile diğer değerlerin de varsa özel sicillerine kaydedilmeleri gerekir. (TTK 128/2)
TTK 128/2 : Şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede bilirkişi tarafından belirlenen değerleriyle yer alan taşınmazlar tapuya şerh verildiği, fikrî mülkiyet hakları ile diğer değerler, varsa özel sicillerine, bu hüküm uyarınca kaydedildikleri ve taşınırlar güvenilir bir kişiye tevdi edildikleri takdirde ayni sermaye kabul olunur.
Taşınmaz mülkiyeti ya da üzerinde mevcut veya tesis edilecek bir sınırlı ayni hakkın sermaye olarak taahhüt edilmesi durumunda, bu taahhüdün şirket sözleşmesinde yer alması, resmi şekil aranmaksızın taahhüt aşaması bakımından yeterlidir (TTK.128/3).
TTK 128/3 : Sermaye olarak taşınmaz mülkiyeti veya taşınmaz üzerinde var olan veya kurulacak olan ayni bir hakkın konulması borcunu içeren şirket sözleşmesi hükümleri, resmî şekil aranmaksızın geçerlidir.
Parada başka bir değer veya taşınırın şirkete sermaye olarak konulması ve borçlanılması durumunda şirket, tüzel kişilik kazandığı andan, yani ticaret siciline tescil edildiği andan itibaren, bu malvarlıkları üzerinde tasarruf edebilecektir.
TTK 128/4 : Paradan başka ekonomik bir değer veya bir taşınırın sermaye olarak konulmasının borçlanılması hâlinde şirket, tüzel kişilik kazandığı andan itibaren bunlar üzerinde malik sıfatıyla doğrudan tasarruf edebilir.
Ayrıca şirkete bir taşınmazın sermaye olarak konulması durumunda şirketin bu taşınmaz üzerinde tasarruf edebilmesi için tapu siciline tescil gerekir.
TTK 128/5 : Taşınmaz mülkiyetinin veya diğer ayni bir hakkın sermaye olarak konulması hâlinde, şirketin bunlar üzerinde tasarruf edebilmesi için tapu siciline tescil gereklidir.
Şirketin taşınmazın maliki sıfatını kazanabilmesi yada sınırlı ayni hak sahibi olabilmesi yani sermaye olarak konulan taşınmazda tasarruf edebilmesi için, tapu siciline tescil şarttır. Oysa şirkete sermaye olarak konulan taşınmazın ayni sermaye olarak kabulü için bilirkişinin belirlediği değerle tapuya şerh edilmesi TTK 128/2 gereği yeterliydi.
Yine paradan başka bir ekonomik değer veya taşınırların sermaye olarak konulması halinde bu malvarlıkları sermaye olarak kabulü için ekonomik değer taşıyan sermayenin varsa özel siciline kaydedilmesi, taşınırların ise güvenilir bir kişiye teslim edilmesi yeterli iken, (TTK 128/2) bu sermaye değerleri üzerinde şirketin malik sıfatı ile tasarruf edilebilmesi için şirketin tüzel kişilik kazanması yeterlidir. (TTK 128/4)
TTK 128/7 : Şirket, her ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmesini isteyebileceği ve dava edebileceği gibi, yerine getirmede gecikme sebebiyle uğradığı zararın tazminini de isteyebilir.
Şirkete koymuş olduğ sermayeyi ödemede temerrüte düşen ortağa karşı kanunda bazı yaptırımlar öngörülmüştür.
Şirket, her ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmesini isteyebilecek ve dava edebilecektir. Şahıs şirketlerinde bu davayı ortaklar da açabilir.[34]
Şirket ifada gecikme nedeni ile uğradığı zararın tazminini talep edebilir. Ancak bunun için ihtar şarttır. [35]
Faiz isteme hakkı yönünden para ve alacakların sermaye konulması hali farklıdır.
Eğer sermaye olarak şirkete para taahhüt edildiyse ve temerrüde düşüldüyse 128/7 gereğince tazminat hakkına halel gelmemek şartıyla, aksine şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede hüküm yoksa, şirketin tescili anından itibaren temerrüt faizi de ödenir.
Eğer şirkete sermaye olarak alacaklar devredildiyse, bu alacaklar da 130/2 gereği bir aylık sure sonunda tehsil edilemediyse, şirketin tazminat hakkı saklı kalmak kaydı ile alacağını devretmiş ola ortak bu sürenin bitiminden itibaren temerrüt faizini de ödemekle yükümlüdür.
Ortaklarca, sermaye olarak konulması taahhüt edilen hakların korunması için, kurucular tarafından ortaklar aleyhine ihtiyati tedbir istenebilir. Tedbir üzerine açılacak davalar için, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda öngörülen süre ancak şirketin tescil ve ilanı tarihinden itibaren işlemeye başlar.
Çıkarma, üyeliğin düşmsi ve ıskat (pay sahipliğinin düşmesi) kavramları birbirinden farklı anlamlar ifade etmektedir.
Çıkarma ve üyeliğin düşmesinde ortak ve üyenin tüzel kişi ile bağı kopmakta iken, ıskatta her bir payın ayrı bir pay sahipliği status oluşturmasına bağlı olarak pay sahibinin ıskata neden olan sermaye borcuna ilişin paylar ile ilişkisi kesilmekte varsa diğer pay sahipliği hakları devam etmektedir.
Kollektif ve komandit ortaklıklarda sermaye borcunun zamanında ve tam olarak ödenmemesi ortaklığın feshini mahkemeden istemek için haklı neden oluşturur.
A.Ş. ve LTD. sözleşmesinde, sermaye borcunun zamanında ödenmemesi durumunda sözleşme cezası ödenmesi kararlaştırılabilir.
SONUÇ
Çalışmamızda boyunca görülmüştür ki ticaret kanununda ticaret şirketlerine nelerin sermaye olarak getirilebileceği örnek olarak on bent halinde sayılmıştır. Sermaye olarak konulabilecek değerler bu on örnekle sınırlı değildir. Bunun yanında öncelikli olarak sermaye kavramınında değinilmiş ve ticaret şirketleri bazında sermaye kavramının neyi ifade ettiği açıklanmaya çalışılmıştır.
Ticaret şirketlerine şirketin türüne göre değişiklik göstermek üzere nelerin sermaye olarak getirilebileceğine, sermayenin ne şekilde taahhüt edilip, sermaye koyma borcunun nasıl ifa edilmesi gerektiğine ilişkin düzenlemeler bir bütün olarak incelendiğinde şirketin türü ne olursa olsun daha kuruluş aşamasında sermayenin korunmasının hedeflendiği ve bu amacı gerçekleştirmek için önlemlerin alındığı tespit edilmiştir. [39] Gerek nakdi gerekse ayni bir çok husus ticaret şirketlerine sermaye olark getirilebilmektedir. Para dışındaki her şey ayni sermaye sayıldığından ve sermaye şirketlerinin de asıl unsurunun sermaye olması nedenli ile şahıslara bağlı sermaye değerlerinin bu tür yapıdaki şirketlere sermaye olarak getirilemeyeceği de mühimdir.
Ticaret şirketleri kanunda sermaye ve şahıs şirketleri olarak ayrıldığından ve bu iki tür şirket tipinin de kendine özgü özellikleri bulunduğundan bu şirketlerin her biri için de nelerin sermaye olarak getirilebileceği hususu farklılık ve önem arz etmektedir. Zira sermaye şirketlerine kişisel emek, ticariitibar, mesleki tecrübe bu şirketlerde sermayenin ön planda olması dolayısıyla getirilemiyorken, şahıs şirketlerine bu şirketlerde şahısların, ortakların ön planda olması nedeni ile getirilebilmektedir.
Ticaret şirketlerine sermaye olarak mali değeri olan ve devredebilen her türlü değer getirilebilir ancak sermaye şirketlerinde alacaklıların şirket borçlarından dolayı sadece şirketin malvarlığına başvurabilme imkânları bulunduğu için bu tür şirketlere getirilecek sermayenin net olarak belirlenebilir ve devredilebilir nitelikte olması gerekmektedir. Bu sebeple TTK’da ticaret şirketlerine sermaye olarak getirilebilecek değerler içinde sayılmalarına rağmen sermaye şirketlerinde hizmet edimleri, ticari itibar ve kişisel emek sermaye olarak getirilmesi mümkün değildir (TTK 342/I, 581/I).
Sermayenin korunması ilkesinin diğer bir sonucu olarak sermaye olarak taahhüt edilen değerlerin şirket daha tüzel kişilik kazanmadan şirketin malvarlığına naklini garantiye almak için sermayeyi getiren ortağa çeşitli işlemleri yapma yükümlülüğü yüklenmiş bunlar yapılmadan sermayenin taahhüt edilmesi ve şirketin tüzel kişilik kazanması engellenmiştir (TTK 128/II). Dolayısıyla ticaret şirketlerinin en önemli unsurlarından biri olan sermaye taahhüdü ve bu taahhüdün şirkete ifası güvence altına alınmıştır.
Ayrıca kanunda sermaye olarak getirilen değerlerin de ne zaman ödenmesi gerektiği ve ödemede temerrüde düşüldüğünde de sermaye taahhüdünde bulunan ortaktan diğer ortakların ne tür taleplerde bulunabilecekleri, detaylı olarak düzenlenmiş , hatta taahhüt edilen sermayenin ifasında düşşülenn temerrüdün diğer ortaklar bazında bir mağduriyet yaratma ihtimaline binaen ihtiyati tedbir talep etme mekanizması bile tanzim edilmiş ve konu kapsamlıca ele alınmıştır.
KAYNAKÇA
Arkan, S. (2014). Ticari İşletme Hukuku (19. b.). Ankara: Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü. s.32.
Çeker, M. Ticaret Hukuku Genel Esaslar. Adana , 2014, s. 161.
Çelik Şehirali, F. H., & Manavgat, Ç. , Anonim Şirketler Hukuku C.1. Ankara, 2013, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, s.344
DAL Seniha, 6102 Sayili Türk Ticaret Kanunu (Ttk) M. 342’ye Göre Fikri Mülkiyet Haklarinin Anonim Şirkete Ayni Sermaye Olarak Konulmasi, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, C.18, S. 2, İstanbul , 2012, s.372.
Eriş , G. , Ticari İşletme ve Şirketler, 2. Baskı, C. 2, Seçkin Ankara,2014, s.1680 vd.İstanbul: Vedat., s.92
GÜNGÖR Seda Ş., Balkan ve Yakın Doğu Sosyal Bilimler Dergisi, 02 (03), 2016, s.110Kırca, İ.,
Moroğlu, E. Anonim Ortaklıklarda Esas Sermaye Artırımı , 2. Baskı, İstanbul, Vedat Kitapçılık , 2003, s.1.
Oğuzman, M. K., Seliçi, Ö., & Oktay Özdemir, S. , Eşya Hukuku. Filiz yayımevi , İstanbul , 2013, s.
Poroy, R., Tekinalp, Ü., & Çamoğlu, E. (2014). Ortaklıklar Hukuku I (13. b.).
PİŞKİN Ufuk, Ticaret Hukuku, Ankara, Hakimlik Akademisi Yayınları, 2019, s.86.
Şener, O. H. (2015). Ortaklıklar Hukuku (2. b.). Ankara: Seçkin. s.110.
Ülgen, H., Helvacı, M., Kendigelen, A., Kaya, A., & Nomer Ertan, F. (2015). Ticari İşletme Hukuku. İstanbul: Beta. s.188.
https://www.dunya.com/gundem/yeni-ttk039ya-gore-ticaret-sirketlerinde-sermaye-koyma-borcu-haberi-153628 (E.T: 28.11.2021)
http://www.sezgenhukuk.com/sirketler-hukuku/limited-sirket-sermaye-koyma-borcu (E.T:28.11.2021)
https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6102-20130328.pdf(E.T: 28.11.2021)
https://serkahukuk.com/sermaye-olarak-getirilebilecek-malvarligi-unsurlari/ (E.T:28.11.2021)
http://www.sezgenhukuk.com/sirketler-hukuku/limited-sirket-sermaye-koyma-borcu (E.T:28.11.2021)
[1] Seda Ş. GÜNGÖR, Balkan ve Yakın Doğu Sosyal Bilimler Dergisi, 02 (03), 2016, s.110
[2] Kırca, İ., Şehirali Çelik, F. H., & Manavgat, Ç. , Anonim Şirketler Hukuku C.1. Ankara, 2013, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, s.344
[3] Moroğlu, E. Anonim Ortaklıklarda Esas Sermaye Artırımı , 2. Baskı, İstanbul, Vedat Kitapçılık , 2003, s.1.
[4] https://www.dunya.com/gundem/yeni-ttk039ya-gore-ticaret-sirketlerinde-sermaye-koyma-borcu-haberi-153628 (E.T: 28.11.2021)
[6] Ufuk PİŞKİN, Ticaret Hukuku, Ankara, Hakimlik Akademisi Yayınları, 2019, s.86.
[7] Seda Ş. GÜNGÖR, a.g.e , s.111.
[8] Mehmet BAHTİYAR , Ortaklıklar Hukuku, 12. Bası , Beta Yayımevi, İstanbul, 2017, s.52.
[9] Ufuk PİŞKİN, a.g.e, s. 87.
[10] Çeker, M. Ticaret Hukuku Genel Esaslar. Adana , 2014, s. 161.
[11] Seda Ş. GÜNGÖR, a.g.e , s.111.
[13] Seda Ş. GÜNGÖR, a.g.e , s.111
[14] Seniha DAL, 6102 Sayili Türk Ticaret Kanunu (Ttk) M. 342’ye Göre Fikri Mülkiyet Haklarinin Anonim Şirkete Ayni Sermaye Olarak Konulmasi, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, C.18, S. 2, İstanbul , 2012, s.372.
[15] Seda Ş. GÜNGÖR, a.g.e , s.112.
[16] Poroy, R., Tekinalp, Ü., & Çamoğlu, E. (2014). Ortaklıklar Hukuku I (13. b.). İstanbul: Vedat., s.92
[17] Seda Ş. GÜNGÖR, a.g.e , s.112
[18] Oğuzman, M. K., Seliçi, Ö., & Oktay Özdemir, S. , Eşya Hukuku. Filiz yayımevi , İstanbul , 2013, s.
[19] Seda Ş. GÜNGÖR, a.g.e , s.112.
[20] Eriş , G. , Ticari İşletme ve Şirketler, 2. Baskı, C. 2, Seçkin Ankara,2014, s.1680 vd.
[21] Seda Ş. GÜNGÖR, a.g.e , s.112.
[22] Seniha DAL , a.g.e , s. 381.
[23] https://www.lexpera.com.tr/ (E.T: 28.11.2021)
[24] https://www.lexpera.com.tr/ (E.T: 28.11.2021)
[25] Pulaşlı, H. (2013). Şirketler Hukuku Genel Esaslar (2. b.). Ankara: Adalet, s.54.
[26] Çeker, M. (2014). Ticaret Hukuku Genel Esaslar. Adana: Karahan. s.165
[27] Seda Ş. GÜNGÖR, a.g.e , s.112.
[28] Şener, O. H. (2015). Ortaklıklar Hukuku (2. b.). Ankara: Seçkin. s.110.
[29] Ülgen, H., Helvacı, M., Kendigelen, A., Kaya, A., & Nomer Ertan, F. (2015). Ticari İşletme Hukuku. İstanbul: Beta. s.188.
[30] Arkan, S. (2014). Ticari İşletme Hukuku (19. b.). Ankara: Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü. s.32.
[31] Şener, O. H. , a.g.e , s.116.
[32] Seda Ş. GÜNGÖR, a.g.e , s.113.
[33] Mehmet BAHTİYAR, a.g.e., s. 55.
[34] https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6102-20130328.pdf (E.T: 28.11.2021)
[35] Mehmet BAHTİYAR, a.g.e., s. 57.
[36] Mehmet BAHTİYAR, a.g.e., s. 57.
[37] https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6102-20130328.pdf (E.T: 28.11.2021)
[38] Mehmet BAHTİYAR, a.g.e., s. 58.
Yazıyı Paylaş: