- GENEL OLARAK
Tüm dünyada beklenmedik bir hızla yayılan, hepimizin yaÅŸamında büyük deÄŸiÅŸimler yaratan, Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve 11 Mart 2020 tarihinde Dünya SaÄŸlık Örgütü (DSÖ) tarafından pandemi (bölgeler ve ülkeleri aÅŸan düzeyde bir yayılım gücü ve hızına sahip olan coÄŸrafi salgın)ilan edilen Covid-19 gündelik yaÅŸam ve ekonomi üzerinde ciddi aksamalara ve farklılaÅŸmalara yol açmıştır. Gerek Türkiye gerekse diÄŸer dünya ülkelerinde virüsün ilerleyiÅŸinin artması neticesinde alınan mecburi önlemler, birçok sektörü olumsuz etkilemiÅŸtir. Dünya saÄŸlık örgütünün resmi verilerine göre 11 Mayıs 2020 tarihi itibariyle dünya genelinde virüsün bulaÅŸtığı kiÅŸi sayısı 4,013,728 olup virüsten hayatını kaybedenler sayısı 278,993 tür.[1]
Virüsün etkilerine bakıldığında belki de en çok üzerinde tartışılan ve deÄŸerlendirmeler yapılan konu, salgının hukuki boyutudur. Zira korona virüsün sözleÅŸmelere etkisi oldukça fazladır ve herkesin gündeminde yer almaktadır. Hayatın olaÄŸan akışında hepimizin gündelik yaÅŸamının bir yerinde mutlaka sözleÅŸmesel bir iliÅŸkiye girmiÅŸ olma ihtimali bir hayli yüksektir. Bu nedenle de covid-19 un etkilerini bu baÄŸlamda ele almak, mevcut sözleÅŸmelerin ÅŸuan ki koÅŸullardan nasıl etkilendiÄŸi, Türk hukuk sisteminin bu gibi salgın durumlarında sözleÅŸmelerin mevcudiyetini hangi yönde etkileyen düzenlemeler içerdiÄŸinde bakılması gerekmektedir.
Ä°çinde bulunduÄŸumuz koÅŸullarda baÅŸta kira sözleÅŸmeleri olmak üzere diÄŸer tüm özel hukuk sözleÅŸmeleri, tarafların kontrolü dışında gerçekleÅŸen, kaçınılmaz olan ve öngörülmesi mümkün olmayan bu olay karşısında nasıl ayakta tutulacaktır? Veya tutulabilecek midir? Taraflar sözleÅŸmelerini hangi durumlarda feshedebilecek, borçlu edimini ifa etme noktasında yaÅŸadığı güçlükleri nasıl giderecek, buna karşın alacaklı yahut karşı taraf alacağını nasıl tahsil edecek veya kendi ediminin ifasını nasıl gerçekleÅŸtirebilecektir?
Bu ve benzeri sorunlara hukuk kuralları çerçevesinde çözüm önerileri sunabilmek, hayatın her alanında çoÄŸumuzun bir ÅŸekilde kurduÄŸu ve tarafı olduÄŸu sözleÅŸmelerin devamının saÄŸlanması yahut en az hasar bırakır ÅŸekilde sonlandırılabilmesi açısından önemlidir.
Gelinen noktada, korona virüs nedeniyle ticari iÅŸletmelerin önceden akdettikleri sözleÅŸmelerin ifasında güçlük yaÅŸadıkları, bazı sözleÅŸmelerin ise ifasının imkansız hale geldiÄŸi görülmektedir. Her ne kadar borçlar hukukunun temel prensibi sözleÅŸmeye baÄŸlılık ilkesi ise de, mücbir sebep veya beklenmedik hal nedeniyle hali hazırda birçok sözleÅŸme yönünden ifa imkansızlığı veya ifa güçlüÄŸü gündemde olup önümüzdeki günlerde etkilerini daha çarpıcı ÅŸekilde hissettirecektir.
Bu yazıda korona virüsün sözleÅŸmelere etkisini deÄŸerlendirmeye çalışıldı. Bu kapsamda da incelenmesi gerekli hususların başında mücbir sebep gelmektedir ve genel olarak mücbir sebep kavramının doÄŸurduÄŸu sonuçlar üzerinden sözleÅŸmelerin durumu ele alınmaya çalışılacaktır.
Türk hukukunda özel hukuk iliÅŸkileri bakımından yer alan ilkelerden biri de ‘’SözleÅŸmeye BaÄŸlılık Ä°lkesi’’(Ahde vefa ilkesi)dir.) Ahde vefa ilkesi gereÄŸince sözleÅŸmede yer alan hususlara tarafların mutlak surette uymaları gerekmektedir. Kanundan ve sözleÅŸmede kararlaÅŸtırılan hususlar dışında sözleÅŸme feshedilemez. Fakat ÅŸuan içerisinde bulunduÄŸumuz hal ve benzeri durumlarda, beklenmeyen hallerden mücbir sebeplerden söz edileceÄŸinden edim dengesi bozulabilir. Bu durumda da TBK. Md.136 da yer aldığı ÅŸekliyle ‘’Ä°FA Ä°MKANSIZLIÄžI’’ veya TBK Md. 138 de yer aldığı ÅŸekliyle ‘’AÅžIRI Ä°FA GÜÇLÜĞܒ’ konuları gündeme gelebilecektir. Ve ilk durumda sözleÅŸme konusu olan edimin ifası mümkün olamayacağı için borç iliÅŸkisi sona erecek; ikinci durumda ise edimin yerine getirilmesi önemli ölçüde güçleÅŸeceÄŸinden sözleÅŸme yeni koÅŸullara uyarlanacaktır. Öncelikle Türk Borçlar Kanunu’nun bu iki hükmünün uygulama alanı bulduÄŸu hallerin niteliÄŸi nedir onu ele alalım. Yani ÅŸuan içerisinde bulunduÄŸumuz bu olaÄŸanüstü halin hukuki karşılığı olan mücbir sebep nedir?
- MÜCBÄ°R SEBEP NEDÄ°R?
Esasen kanunda yer alan belirli bir tanımı olmasa da doktrin ve Yargıtay içtihatlarından[2] yola çıkılarak mücbir sebebi ÅŸu ÅŸekilde ifade edebiliriz : ‘’ Borçlunun faaliyeti ve iÅŸletmesi dışında gerçekleÅŸen, sözleÅŸme konusu edimin ifasını mutlak ve kaçınılmaz ÅŸekilde engelleyen, imkansız hale getiren, önceden öngörülemeyen, kontrol edilemeyen olaÄŸanüstü olaylardır. ‘’
Yargıtay içtihatları ise, bir olayın mücbir addedilebilmesi için aÅŸağıdaki üç unsuru içermesi gerekmektedir:
(i) Borçlunun hiçbir etkisi olmadan kaçınılmaz ÅŸekilde ortaya çıkması,
(ii) Kaçınılmaz ÅŸekilde meydana gelen olayın borcun ifasını imkânsız hale getirmesi ve
(iii) Taraflar ya da üçüncü kiÅŸilerce bu imkansızlığın giderilmesinin mümkün olmaması.
Bir olayın mücbir sebep olup olmadığı TBK 136. ve TBK 138. Maddeler ele alınarak deÄŸerlendirilmelidir.
- TBK madde 136 hükmü ÅŸöyledir:[3](Ä°FA Ä°MKANSIZLIÄžI)
(1)Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer.
(2)Karşılıklı borç yükleyen sözleÅŸmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduÄŸu edimi sebepsiz zenginleÅŸme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiÅŸ olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleÅŸmeyle borcun ifasından önce doÄŸan hasarın alacaklıya yükletilmiÅŸ olduÄŸu durumlar, bu hükmün dışındadır.
(3)Borçlu ifanın imkânsızlaÅŸtığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doÄŸan zararları gidermekle yükümlüdür.
- TBK madde 138 hükmü ise ÅŸöyledir:[4] (AÅžIRI Ä°FA GÜÇLÜÄžÜ)
SözleÅŸmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olaÄŸanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleÅŸmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düÅŸecek derecede borçlu aleyhine deÄŸiÅŸtirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiÅŸ veya ifanın aşırı ölçüde güçleÅŸmesinden doÄŸan haklarını saklı tutarak ifa etmiÅŸ olursa borçlu, hâkimden sözleÅŸmenin yeni koÅŸullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleÅŸmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleÅŸmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır.
Mücbir sebep iddiasına konu edilen olayın borcun ifasında imkânsızlık yaratıp yaratmadığı, her bir borç iliÅŸkisi özelinde incelenmelidir. Çünkü her borcun ve sözleÅŸmenin niteliÄŸi farklıdır ve bazı borçlar mücbir sebebin varlığından etkilenmez ve ifa edilebilirken, bazı borçların ifası mücbir sebep dolayısıyla söz konusu olamaz.
- MÜCBÄ°R SEBEBÄ°N SÖZLEÅžMELERE ETKÄ°SÄ° NASILDIR VE HANGÄ° KURALLAR UYGULANMALIDIR?
Kanun genel olarak mücbir sebep ifadesini kullanmasa da, böyle bir durumda tarafların sözleÅŸmelerini ne ÅŸekilde idame ettirebileceklerini veyahut sözleÅŸmenin akıbetinin ne olacağını düzenlemiÅŸtir. Bunun yanında taraflar da hangi olayların mücbir sebep olacağını, bunun sonucunda ifa imkansızlığı oluÅŸursa, sorumluluklarının boyutlarını ve neler olacağını sözleÅŸmede belirlemiÅŸ olabilirler. Bunu anlamak için; (1) tarafların sözleÅŸmeyle, mücbir sebebe dair kanundan farklı bir hüküm getirip getirmediklerine, (2) aralarında ifa imkansızlığına dair bir ek düzenleme olup olmadığına bakılır.
Borç iliÅŸkisinin tarafları arasında hiçbir özel düzenleme bulunmadığı hallerde, mücbir sebep sonucundaki ifa imkansızlığına iliÅŸkin tartışmaların Türk Borçlar Kanunu’nun (“Borçlar Kanunu”) “ifa imkansızlığı” ve “aşırı ifa güçlüÄŸü” hükümleri uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir. Bu hükümler kapsamında sözleÅŸmenin yeni ÅŸartlara uyarlanması, edimlerin bu durum devam ettiÄŸi sürece askıda kalması veya bunlar mümkün deÄŸilse sözleÅŸmeden dönme (veya sözleÅŸmenin feshi) gündeme gelebilecektir.
Yani bu durumda iki baÄŸlamda düÅŸünülebilir. Mücbir sebebin varlığı halinde ya kanun hükümlerine göre ifa imkansızlığına dair yükümlülükler belirlenerek sonuçlar oluÅŸturulacak, ya da zaten taraflar arasında kurulmuÅŸ olan sözleÅŸmeyle daha en baÅŸtan bu tür beklenmedik hallerin neler olduÄŸu ve bu durumlarda borçlunun veya tarafların sorumluluklarının akıbeti belirlenmiÅŸ olacaktır.
- SÖZLEÅžMELERDE MÜCBÄ°R SEBEBE DAÄ°R HÜKÜM BULUNABÄ°LÄ°R MÄ°?
Taraflar aralarında akdetmiÅŸ oldukları sözleÅŸme hükümleri vasıtasıyla da mücbir sebep kapsamına hangi durumların gireceÄŸini mücbir sebebin oluÅŸması durumunda sözleÅŸmenin ne ÅŸekilde ilerleyeceÄŸini, belirleyebilirler. Karşılaşılan durumların sözleÅŸmede düzenlenmiÅŸ olduÄŸu durumlarda ’SözleÅŸmeye BaÄŸlılık Ä°lkesi(Ahde Vefa Ä°lkesi) uyarınca sözleÅŸme hükümleri uygulanmalıdır zira TBK’nın bu iki hükmü (136. Ve 138. Maddeler) emredici hüküm olmadığından var olan sözleÅŸme maddelerinin uygulanması, taraflara sunulan ‘’SözleÅŸme Serbestisi Ä°lkesi’’ ile de örtüÅŸecektir.
ÖrneÄŸin taraflar korona virüs gibi pandemilerin mücbir sebep teÅŸkil edeceÄŸini hali hazırda aralarında var olan sözleÅŸmeyle kararlaÅŸtırabilirler. Buna ek olarak, mücbir sebep ve beklenmeyen hallerin oluÅŸması durumunda taraflar sorumluluklarının neler olacağını belirlemiÅŸ olabilirler mesela borçlu, mücbir sebepten kaynaklanan ifa imkansızlığına dair sorumluluÄŸu bu sözleÅŸmede açıkça üstlenmiÅŸ olabilir. O halde bu olaÄŸanüstü halin varlığına raÄŸmen edimin ifa edilmemesinden dolayı alacaklının zararlarını karşılamak zorunda kalacaktır. Çünkü Türk hukukunda hem özel hukuk iliÅŸkileri baÄŸlamında var olan ‘’SözleÅŸme Serbestisi Ä°lkesi’’ hem de bunu tamamlayıcı niteliÄŸe haiz ‘’SözleÅŸmeye BaÄŸlılık Ä°lkesi’’ geçerlidir ve taraflar aralarında yapmış oldukları sözleÅŸmenin içeriÄŸini kanunun emredici hükümlerine aykırı olmadığı müddetçe özgürce belirleyebilmektedirler ve buna baÄŸlı kalmalıdırlar. Burada belki dikkat edilmesi gereken nokta ÅŸu olabilir; sözleÅŸmede borçlunun mücbir sebep sonucu oluÅŸan edimi ifa imkansızlığından sorumlu tutulmamasına raÄŸmen, eÄŸer sözleÅŸme doÄŸan mücbir sebebin öngörülebildiÄŸi bir dönemde yapılmışsa yani borçlu örneÄŸin bir pandeminin oluÅŸabileceÄŸini ve edimi ifa edemeyeceÄŸini öngörmesine raÄŸmen sözleÅŸmeyi yapmış ve bir taahhüt altına girmiÅŸse, bu durumda, zımnen imkansızlıktan sorumlu tutulma halinin kabul edildiÄŸi söylenebilir.
Buna karşın taraflar aralarındaki sözleÅŸmede ne tür hususların ve ortaya çıkan hangi durumların mücbir sebep teÅŸkil edeceÄŸine dair bir açıklık getirmemiÅŸ, sözleÅŸme maddelerinde bu tür seçeneklere yer vermemiÅŸ ve ifanın imkansızlaÅŸtığı durumları düzenlememiÅŸ olabilirler. Ä°ÅŸte bu noktada, içinde bulunulan ve sözleÅŸme konusu edimin ifasını doÄŸrudan veya dolaylı ÅŸekilde etkileyen olayların yarattığı etkiler kanundaki bu maddeler çerçevesinde deÄŸerlendirilecek ve düzenlenecektir.
- COVID-19 MÜCBÄ°R SEBEP MÄ°DÄ°R?
Taraflar sözleÅŸme serbestisi ilkesi doÄŸrultusunda önceden salgın durumlarının mücbir sebep teÅŸkil edeceÄŸini sözleÅŸmede kararlaÅŸtırmış olabilirler. Fakat böyle bir hükmün sözleÅŸmede yer almadığı durumlar bakımından mücbir sebebin tanımı dikkate alındığında, covid-19 salgınının bu tanımda aranan, objektif olarak öngörülemez, kaçınılamaz, mutlak ÅŸekilde gerçekleÅŸen ve borçlunun faaliyeti ve iÅŸletmesi haricinde meydana gelen olaÄŸanüstü bir olay olduÄŸu deÄŸerlendirmesi yapılabilir. Yargıtay’ın ülkemizde önceki yıllarda yaÅŸanan kuÅŸ gribi salgınına dair sözleÅŸmesel iliÅŸkiler ve genel olarak hayatın olaÄŸan akışındaki iliÅŸkiler baÄŸlamında mücbir sebep teÅŸkil etmeyeceÄŸine dair kararları olsa da, covid-19 ile kıyaslandığında ve son zamanlarda yaÅŸanan can kayıplarına ve bu salgının dünyada birçok anlamda çok daha ciddi bir tahribata yol açtığı dikkate alındığında mücbir sebep olarak nitelendirilmesi gerektiÄŸi son derece açıktır.
- SÖZLEÅžMEDE BÄ°R DÜZENLEME YOKSA COVID-19 SALGINI BAKIMINDAN MÜCBÄ°R SEBEPLE Ä°LÄ°ÅžKÄ°LÄ° KANUN HÜKÜMLERÄ° NASIL UYGULANMALIDIR?
Esasen her borç iliÅŸkisi ve sözleÅŸmenin kendi özelinde ele alınması gerekmekle beraber, mücbir sebebe dair mevcut düzenlemeler ÅŸu ÅŸekilde incelenebilir;
- Ä°FA Ä°MKANSIZLIÄžI VE SÖZLEÅžMELERE ETKÄ°SÄ° (TBK 136.madde)
Salgın sonucunda borçlunun edimini ifa etmesi mümkün olmadığı zaman sonraki imkansızlık ortaya çıkar, borçlu bu durumdan sorumlu deÄŸildir, kusuru yoktur ve TBK. Madde 136 hükmünün uygulanması gerekir.
Bu maddeye göre borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer. Bu durumda, TBK m. 136 f. 2 uyarınca tam iki tarafa borç yükleyen sözleÅŸmelerde, imkansızlık nedeniyle borcu sona eren taraf, karşı edimini isteyemez. Karşı edimini almışsa, sebepsiz zenginleÅŸme hükümlerine göre[5] iade ile yükümlüdür. Ä°fa imkansızlığının edimin bir kısmına yönelik olması halinde, sadece imkansızlaÅŸan kısım bakımından karşılıklı olarak sorumluluktan kurtulma söz konusu olacaktır.
Yargıtay uygulamasında imkansızlık, ortaya çıkış nedenine göre bazı ayrımlara tabi tutulmaktadır; “EÄŸer ifa imkansızlığı sadece sözleÅŸmenin tarafları bakımından deÄŸil aynı sözleÅŸmeyi yapacak herkes için söz konusu ise buna "objektif imkansızlık", yalnız sözleÅŸmenin taraflarından birinin tutumundan doÄŸmuÅŸsa buna da "sübjektif imkansızlık" denilmektedir. Ä°mkansızlık sözleÅŸmeden sonra ve taraflardan birinin kusurundan kaynaklanmışsa bu durum "kusurlu imkansızlık" ve fakat tarafların kusuru olmadan meydana gelmiÅŸse "kusursuz imkansızlık" olarak adlandırılır. Ä°mkansızlık borcu sona erdiren nedenlerden biridir. Borcun ifasının imkansız hale gelmesi, mücbir sebepten, bir baÅŸka ifade ile önlenemez nedenden kaynaklanabilir. Genelde dış kuvvetlerin sonucu olan, borçlunun iÅŸletmesiyle baÄŸlantılı bulunmayan, önceden görülemeyen, kaçınılmaz ve mutlak bir ÅŸekilde borcun ifasını engelleyen olay olarak doktrinde tanımını bulan mücbir sebebin varlığı, borçlu yönünden borcu ortadan kaldıran nedenler arasındadır.
Ä°fanın önündeki engel gelecekte de ortadan kalkmayacak ise sürekli bir imkansızlık hali mevcuttur ve TBK m. 136 hükmü esasen kalıcı imkânsızlığı ve bu nedenle borcun sona ermesini düzenler.
Karşılıklı iki tarafa borç yükleyen sözleÅŸmeler bakımından borçlu ifa imkansızlığı nedeniyle ifadan kurtulunca yine TBK md.136/f.2 gereÄŸi karşı taraftan almış olduÄŸu edimleri TBK 77. ve devamında düzenlenen sebepsiz zenginleÅŸme hükümlerine göre geri vermek zorundadır. Ayrıca TBK md.136/f.3 gereÄŸi eÄŸer borçlu mücbir sebep nedeniyle yani bizim kastettiÄŸimiz covid-19 salgını nedeniyle edimi ifa etmesinin imkansız hale geldiÄŸini alacaklıya gecikmeden bildirmelidir yoksa alacaklının bu yüzden uÄŸradığı zararları gidermekle yükümlü olacaktır.
GörüldüÄŸü üzere TBK m. 136 ifa imkansızlığını düzenlemiÅŸ ve mücbir sebebin, edimin ifasını imkansız hale getirmesi sonucunda, tek tarafa borç yükleyen sözleÅŸmelerde borcun sona ereceÄŸini; karşılıklı iki tarafa borç yükleyen sözleÅŸmelerde ise yine borcun sona ermesi ile beraber borçlunun da alacaklıdan almış olduÄŸu edimleri iade etmesi gerektiÄŸini(TBK 77.md gereÄŸi), henüz almadığı edimlerin ifasını da isteme hakkını kaybedeceÄŸini düzenlemektedir.
- KISMÄ° Ä°FA Ä°MKANSIZLIÄžI
Ä°fa imkansızlığı kısmi de olabilir o halde TBK 137.md hükmü ele alınacak ve bu halde borçlu sadece borcunun imkansızlaÅŸan kısmından kurtulacaktır.
TBK 137. Madde – (1)Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle kısmen imkânsızlaşırsa borçlu, borcunun sadece imkânsızlaÅŸan kısmından kurtulur. Ancak, bu kısmi ifa imkânsızlığı önceden öngörülseydi taraflarca böyle bir sözleÅŸmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, borcun tamamı sona erer.
(2)Karşılıklı borç yükleyen sözleÅŸmelerde, bir tarafın borcu kısmen imkânsızlaşır ve alacaklı kısmi ifaya razı olursa, karşı edim de o oranda ifa edilir. Alacaklının böyle bir ifaya razı olmaması veya karşı edimin bölünemeyen nitelikte olması durumunda, tam imkânsızlık hükümleri uygulanır.[6]
- GEÇÄ°ÇÄ° Ä°FA Ä°MKANSIZLIÄžI
136. maddede düzenlenen ifa imkansızlığı aslında tam ifa imkansızlığı denebilecek durumları düzenlemektedir. Ä°fanın önündeki engel gelecekte de devam edecekse sürekli bir imkansızlık hali mevcuttur ve TBK m. 136 hükmü esasen sürekli imkânsızlığı ve bu nedenle borcun sona ermesini düzenler. Ancak korona virüs salgınının özellikle kira akdi, hizmet akdi vb. sürekli edimli sözleÅŸmeler yönünden geçici imkansızlığa yol açması muhtemeldir.[7]
Geçici ifa, borcu sona erdirmemekle beraber geç ifa nedeniyle borçlunu temerrüdü söz konusu olabilmektedir. Özellikle para borçlarında imkansızlık söz konusu olmayacağı için geç ifadan bahsedilebilecektir.
Yargıtay HGK aÅŸağıdaki kararında geçici imkansızlıkta “akde tahammül süresinin” somut olaya göre belirlenmesi kanaatindedir. Yargıtay HGK., 2010/15-193 E., 235 K., 28.04.2010 T. kararında “Åžüphesiz geçici imkânsızlığın varlığı, beraberinde tarafların bu sözleÅŸmeyle ne kadar süre baÄŸlı kalacakları sorununu getirir. Bu konudaki kural "ahde vefa=söze sadakat" ilkesi gereÄŸi tarafların sözleÅŸmeyle baÄŸlı tutulmasıdır. Ancak bazı özel durumlar vardır ki, tarafları o sözleÅŸmeyle baÄŸlı saymak hem onların ekonomik özgürlüklerini engeller, hem de bir baÅŸkası ile sözleÅŸme yapma fırsatını ortadan kaldırır. Uygulamada, geçici imkânsızlık halinde tarafların o sözleÅŸmeyle baÄŸlı tutulma süresine "akde tahammül süresi" denilmektedir. Bu sürenin gerçekleÅŸip gerçekleÅŸmediÄŸini de her somut olaya göre ve onun çerçevesinde deÄŸerlendirmek gerekir.”.[8]
Sürekli edimli sözleÅŸmeleri açısından, Yargıtay tarafından kabul edilen geçici imkânsızlık ihtimalinde, akde tahammül süresinin beklenmesi, bu sürenin de aşılması durumunda sözleÅŸmenin sona ermesi veya uyarlanması yoluna gidilebileceÄŸi hususları deÄŸerlendirilmelidir.
- KÄ°RA SÖZLEÅžMELERÄ° BAKIMINDAN Ä°FA Ä°MKANSIZLIÄžI
Bu açıdan bakıldığından imkansızlık kira sözleÅŸmeleri baÄŸlamında geçici ifa imkansızlığı olarak düÅŸünülebilir. Kira sözleÅŸmeleri sürekli borç iliÅŸkileridir ve geçici imkansızlık da aslında beraberinde kısmi imkansızlık sonucunu doÄŸurur. Fakat mesela sezonluk kiralamalarda olduÄŸu gibi geçici imkansızlık kira sözleÅŸmesinden beklenen menfaati zaten ortadan kaldırıyorsa o zaman ifa imkansızlığı geçici olarak deÄŸerlendirilmeyeceÄŸi ifade edilmektedir.
Korona virüsten etkilenen kira iliÅŸkilerinde, TBK m. 331 “Taraflardan her biri, kira iliÅŸkisinin devamını kendisi için çekilmez hâle getiren önemli sebeplerin varlığı durumunda, sözleÅŸmeyi yasal fesih bildirim süresine uyarak her zaman feshedebilir.” hükmü uyarınca tarafların 3 aylık fesih bildirim süresine uyarak olaÄŸanüstü fesih yoluna baÅŸvurma imkanı bulunmaktadır. Bu noktada 6217 sayılı Kanunun Geçici 2. Maddesi uyarınca TBK m. 331’in kiracının TTK’ nda tacir olarak sayılan kiÅŸiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kiÅŸileri olduÄŸu iÅŸyeri kiraları bakımından 1 Temmuz 2020 tarihine kadar yürürlüÄŸünün ertelenmiÅŸtir. Bu yılın temmuz ayına kadar iÅŸyerleri bakımından, 818 sayılı eski BK uygulanacaktır ve eski BK m. 264’ya göre de tazminat ödeyerek fesih yoluna baÅŸvurulması mümkündür. Ayrıca, genel hükümlere göre sürekli edimli sözleÅŸmelerin haklı sebeple feshine gidilebilecektir.
Buna ek olarak, salgın sonrasında yayımlanan 26/3/2020 tarihli 7226 Bazı Kanunlarda DeÄŸiÅŸiklik Yapılmasına Dair Kanun’un Geçici 2. maddesi [9] ile 01/03/2020 tarihinden 30/06/2020 tarihine kadar ödenemeyen iÅŸyeri kira bedellerinin kira sözleÅŸmesinin feshi ve tahliye nedeni oluÅŸturmayacağına karar verilmiÅŸtir. Yani iÅŸyeri kiraları anılan tarihlerde ödenmeyebilecektir ve bu yüzden kiraya veren kira sözleÅŸmesini normal zamanlarda TBK 352.md 2. fıkranın[10] kendisine ihtar çekmesine raÄŸmen kira bedelini tahsil edememesi karşısında saÄŸladığı fesih imkanı ile feshedemeyecek ve ayrıca bu durum tahliye sebebi de oluÅŸturamayacaktır.
Kiracının burada kira bedelini ödeme yükümlülüÄŸü ortadan kaldırılmamış zımnen ertelenmiÅŸtir. Zira kira borcu tam bir ifa imkansızlığı deÄŸil, geçici bir ifa imkansızlığı olarak nitelendirilebilir. Dolayısıyla kira bedellerinin bu dönemlerde ödenmemesi de geçici bir imkansızlık hali oluÅŸturur ve aslında borçlu temerrüde düÅŸmüÅŸ gibi kabul edilebilir. 01.07.2020tarihi itibariyle eÄŸer kiracı kiraya verene, TBK 136,137 ve 138 uyarınca ifa imkansızlığı durumunu kiraya verene yazılı bildirilmemesi durumunda kiracı sözleÅŸmenin feshi gibi sonuçlara katlanmak durumunda kalacaktır. Yine her kira iliÅŸkisinin farklı sonuçlar doÄŸurabileceÄŸi ve kendi baÄŸlamında deÄŸerlendirilmesi gerektiÄŸi unutulmamalıdır.
- AÅžIRI Ä°FA GÜÇLÜÄžÜ ve SÖZLEÅžMENÄ°N YENÄ° KOÅžULLARA UYARLANMASI (TBK 138.madde)
Mücbir sebebin yarattığı etki ifanın imkansızlaÅŸması derecesinde olmayabilir. O zaman imkansızlık nedeniyle borç sona ermez fakat 138. Madde gereÄŸi borçlu hakimden sözleÅŸmenin yeni koÅŸullara uyarlanmasını isteyebilir. Bunun mümkün olmadığı hallerde ise borçlu sözleÅŸmeden dönebilir. Fakat kira sözleÅŸmesi, hizmet sözleÅŸmesi gibi sürekli nitelikte bir edimin konu olduÄŸu sözleÅŸme varsa o halde fesih hakkı kullanılarak sözleÅŸme sona erdirilir. Dönme ve fesih arasındaki fark da buradadır; sözleÅŸmenin feshi söz konusu olduÄŸunda fesih tarihinden önce ifa edilenler geri istenemeyecektir çünkü fesih ileriye dönük etki yaratan bir irade açıklamasıdır. ÖrneÄŸin kira sözleÅŸmesi feshedildiÄŸinde kiracı ödemiÅŸ olduÄŸu kira bedellerini geri talep edemez. Yani burada da sözleÅŸmenin sürekli edimli mi yoksa ani edimli mi olduÄŸu önem arz etmektedir.
TBK m. 138 uyarınca sözleÅŸmenin deÄŸiÅŸen koÅŸullara uyarlanmasının ÅŸartları Yargıtay Kararlarında aÅŸağıdaki ÅŸekilde sayılmaktadır:[11]
- SözleÅŸme kurulduktan sonra, tarafların edimleri arasındaki denge, borçludan sonuçları yüklenmesi istenemeyecek kadar büyük ölçüde bozulmuÅŸ olmalıdır.
- Edimlerin dengesindeki deÄŸiÅŸiklik sözleÅŸme yapılırken öngörülemeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen (SavaÅŸ, ekonomik kriz, tabii afetler, ithal ve ihraç konusunda getirilen yasaklar gibi) olaÄŸanüstü bir durumdan ileri gelmelidir.(Aşırı ifa güçlüÄŸüne düÅŸenin bu durumu sözleÅŸme yapılırken öngörmediÄŸini ispat etmesi yetmez, bu durum onun için “öngörülmesi beklenemez” olmalıdır. Kendi özensizliÄŸi veya dikkatsizliÄŸi sebebiyle bu olguyu öngörememiÅŸse, 138. maddeden yararlanamayacaktır.)
- Aşırı ifa güçlüÄŸü yaratan olgu borçludan kaynaklanmamalıdır.
- Edimler henüz ifa edilmemiÅŸ olmalıdır. Kural olarak ifada bulunduktan sonra aşırı ifa güçlüÄŸünden söz ederek uyarlama veya sözleÅŸmeden dönme yollarına baÅŸvurulamaz. Ancak, borçlu doÄŸan haklarını saklı tutarak ifada bulunmuÅŸsa, ifadan sonra da bu haklarını kullanabilecektir.
Aşırı ifa güçlüÄŸüne dair kanunun hükmünün nasıl uygulanacağı yine Yargıtay Kararında ÅŸöyle ifade edilmiÅŸtir: TBK 138. Madde uyarınca bu ÅŸartlar gerçekleÅŸtiÄŸinde, önce hakimden uyarlama talep edilmesi gerecektir. Uyarlama edim yükümünün azaltılması veya karşı edimin arttırılması ÅŸeklinde yapılabileceÄŸi gibi, vadelerin veya ifa tarzının deÄŸiÅŸtirilmesi gibi hakimin uygun bulacağı her ÅŸekilde yapılabilir. Hakim, davacının talebinde öngörmediÄŸi bir tarzda uyarlama da yapabilir. Ancak borç uyarlamaya uygun deÄŸilse veya ifa güçlüÄŸünü katlanır kılacak herhangi bir uyarlama bu kez karşı taraf açısından katlanması beklenilmez bir durum yaratıyorsa, borçlu ancak bu ÅŸartla sözleÅŸmeden dönme hakkını kullanabilecektir.[12]
Ayrıca ele alınması gereken bir nokta da ÅŸudur: Tarafların kendi aralarında yapmış oldukları sözleÅŸmede mücbir sebep ve beklenmeyen hallere dair kurallar yer alıyor olabilir ki sözleÅŸme serbestisi ilkesi ve sözleÅŸmeye baÄŸlılık ilkesi gereÄŸince de sözleÅŸmedeki kurallara riayet edilmesi gerekir. Fakat bazen olaÄŸanüstü ve beklenmeyen ağır durumlarda sözleÅŸmedeki bu kurallara uyulmaya çalışılması iÅŸlemin temelinin çökmesine ve edimin asıl amacına aykırı bir sonuç doÄŸurabilir. Yargıtay’ın da kararında belirttiÄŸi üzere bu hallerde sözleÅŸmenin oluÅŸan yeni koÅŸullara uyarlanması daha uygun olacaktır.[13]
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi de 2013/16898 E. 2014/18895 K. 13.06.2014 tarihli kararında bu konuya dair ÅŸu ifadeye yer vermiÅŸtir: Gerçekten de sözleÅŸmeye baÄŸlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doÄŸruluk, dürüstlük kuralının bir gereÄŸi olarak sözleÅŸme hukukunun temel ilkesini oluÅŸturmaktadır. Ancak bu ilke, özel hukukun diÄŸer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. SözleÅŸme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan ÅŸartların olaÄŸanüstü deÄŸiÅŸmesiyle büyük ölçüde tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. Ä°ÅŸte bu durumda sözleÅŸmeye baÄŸlılık ve sözleÅŸme adaleti ilkeleri arasında bir çeliÅŸki ortaya çıkar ve artık bu ilkeye sıkı sıkıya baÄŸlı kalmak adalet, hakkaniyet ve objektif iyi niyet (M.K. md.4,2) kurallarına aykırı bir durum yaratır hale gelir. Hukukta bu zıtlık (Beklenmeyen hal ÅŸartı-sözleÅŸmenin deÄŸiÅŸen ÅŸartlara uydurulması) ilkesi ile giderilmeye çalışılmaktadır.
COVÄ°D-19 salgını neticesinde borcunu ifa edemeyecek olan borçlular mahkemeye bu hüküm doÄŸrultusunda ÅŸartlar gerçekleÅŸtiÄŸinde sözleÅŸmenin yeni ÅŸartlara uyarlanması için baÅŸvurabileceklerdir.[14] Bunun yanında mahkeme uyarlama talebinin haricinde sözleÅŸmenin feshine de hükmedebilecektir.
Yani covid-19 ve mücbir sebep olarak kabul edilmesi durumunda tarafların sözleÅŸme ile bu duruma dair düzenlemeler getirmelerinin haricinde TBK 136. 137. ve 138. Maddelerde bir takım hükümler mevcuttur. Ve eÄŸer covid-19 her sözleÅŸme bazında ayrı ayrı deÄŸerlendirilip mevcut sözleÅŸme bakımından ifa imkansızlığı yaratıyorsa TBK 136. Madde uygulanarak borç sona erdirilecek; fakat mücbir sebep derecesine varmayan bir ifa güçlüÄŸü oluÅŸuyorsa bu sefer TBK 138. Madde uygulama alanı bulacaktır ve borçlu mahkemeden sözleÅŸmenin yeni koÅŸullara yani salgın sonrası oluÅŸan koÅŸullara uyarlanmasını talep edebilecektir. Bu mümkün deÄŸilse ani edimli sözleÅŸmeler bakımından sözleÅŸmeden dönme; sürekli edimli sözleÅŸmeler bakımındansa sözleÅŸmenin feshi söz konusu olacaktır.
SONUÇ;
Tüm dünyayı etkisi altına alan covid-19 salgını hem gündelik hayatta hem ekonomik ve ticari hayatta ve hem de kiÅŸiler arasındaki sözleÅŸmelerde beklenmeyen etkiler yaratarak ÅŸahit olunan deÄŸiÅŸimleri zorunlu kılmıştır. SözleÅŸmeler nezdinde borcun ifası güçleÅŸmiÅŸ, imkansız hale gelmiÅŸ hatta sözleÅŸmeler sona ermek zorunda dahi kalmıştır. Hayatın birçok alanında topyekün bir deÄŸiÅŸimle karşı karşıya kalınmıştır.
Salgının hukuki boyutları ele alınırken, öncelikle salgının bir mücbir sebep teÅŸkil edip etmeyeceÄŸinin her sözleÅŸmenin kendi amacı ve konusuna bakılarak tespit edilmesi gerekir.
SözleÅŸme serbestisi kapsamında, eÄŸer sözleÅŸmeye bu tür pandemi boyutundaki salgınların mücbir sebep teÅŸkil edeceÄŸine dair hüküm konulmuÅŸsa ve ifanın gerçekleÅŸtirilememesi durumlarına karşın tarafların sorumlulukları belirlenmiÅŸse buna baÄŸlı kalınmalı ve sözleÅŸme tüm hükümleriyle beraber salgın açısından ele alınmalıdır. Tabi burada sözleÅŸme hükümlerine öncelik verilirken de yine sözleÅŸme adaletinin saÄŸlanması ve edim menfaatinin korunmasına dikkat edilmeli ve gereken durumlarda daha iÅŸlevsel ve faydalı olacağı öngörülüyorsa kanunda yer alan genel hükümler uygulanmaya çalışılmalıdır.
DiÄŸer bir ihtimaldeyse yani sözleÅŸmede mücbir sebebe dair bir maddeye yer verilmemesi, mücbir sebep teÅŸkil eden olayların sonuçlarının ve doÄŸurduÄŸu yükümlülüklerin belirtilmemesi halinde ise, TBK’ nın yukarıda açıklanan genel hükümleri (TBK madde 136-137-138) çerçevesinde sözleÅŸmenin durumunun araÅŸtırılması gerekecek, sözleÅŸmenin genel hükümlere göre uyarlanmasına yahut sona erdirilmesine karar verilecektir.
Zira sözleÅŸmelerin konusu, amacının ve özelliklerinin de bu noktada titizlikle ele alınması ve virüsün sözleÅŸmelere etkisinin bu kıstaslara göre incelenmesi gerekmektedir. Zira burada ele alınan konular genel bir çerçeve içerisinde yaÅŸadığımız salgının hukuksal etkilerini deÄŸerlendirmektedir. Bunun akabinde her sözleÅŸmenin amacı konusu taraflara olan etkisi çok farklı olabilmektedir. Bu nedenle de taraf iradeleri ile birlikte sözleÅŸmenin özüne dikkat edilmesi gerekmektedir. Çünkü Yargıtay kararlarında ve doktrin görüÅŸlerinde mücbir sebebe dair genel geçer bir tanım ve hangi durumların, olayların mücbir sebep kabul edileceÄŸi noktasında herhangi bir netlik bulunmamakta bu da her akit bazında bir yorum yapılmasını gerekli kılmaktadır.
Korona virüs salgınının sözleÅŸmelere etkisi ve mücbir sebep teÅŸkil edip etmeyeceÄŸi, sözleÅŸme serbestisi ve TBK genel hükümler çerçevesinde iÅŸte yukarıda sayılan çeÅŸitli varyasyonlar içerisinde ele alınmaya çalışılmıştır. SözleÅŸmede bu duruma dair önceden konulmuÅŸ bir kayıt varsa bu kayıt dikkate alınarak sözleÅŸmenin amacı ve konusuna göre bir yol izlenecek, bu durum dair bir hüküm yoksa da ifa imkansızlığının mevcudiyeti halinde TBK madde 136; mücbir sebep derecesine ulaÅŸmayan sözleÅŸmeler bakımından ise ifa güçlüÄŸü oluÅŸması halinde TBK madde 138 uygulama alanı bulacaktır. Bundan sonraki süreçlerde de gerek sözleÅŸmesel gerekse diÄŸer hukuki iliÅŸkilerde, bu iliÅŸkinin tarafları aralarındaki akdin varlığını ve etkisini saÄŸlamlaÅŸtırmak için her türlü ihtimali detaylı bir ÅŸekilde ele alacak, hem covid-19 gibi salgınlar ve hem de diÄŸer beklenmeyen hallere karşın, menfaatlerini sözleÅŸmenin amacına aykırı olmayacak ÅŸekilde yapılan düzenlemelerle garanti altına almayı önemseyecekler geliÅŸi güzel maddelerle bir iliÅŸki kurmaktan ziyade daha gerçekçi senaryolara karşı tedbir almayı tercih edeceklerdir.
Kaynaklar:
[2] https://www.lexpera.com.tr/ictihat/yargitay/hukuk-genel-kurulu-e-2017-90-k-2018-1259-t-27-6-2018
[5] http://www.erdem-erdem.av.tr/yayinlar/hukuk-postasi/turk-borclar-kanunu-uyarinca-sebepsiz-zenginlesme/
[7] https://blog.lexpera.com.tr/korona-virus-salgininin-sozlesmelere-etkisi-ifa-imkansizligi-ifa-guclugu-ve-uyarlama/
[8] https://www.lexpera.com.tr/ictihat/yargitay/hukuk-genel-kurulu-e-2010-15-193-k-2010-235-t-28-4-2010
[10] “kiracı, bir yıldan kısa süreli kira sözleÅŸmelerinde kira süresi içinde; bir yıl ve daha uzun süreli kira sözleÅŸmelerinde ise bir kira yılı veya bir kira yılını aÅŸan süre içinde kira bedelini ödemediÄŸi için kendisine yazılı olarak iki haklı ihtarda bulunulmasına sebep olmuÅŸsa kiraya veren, kira süresinin ve bir yıldan uzun süreli kiralarda ihtarların yapıldığı kira yılının bitiminden baÅŸlayarak bir ay içinde, dava yoluyla kira sözleÅŸmesini sona erdirebilir”
[14] Yargıtay 13.HD 2013/16898 E. 2014/18895 K. 13.06.2014 T. kararı ‘’Karşılıklı sözleÅŸmelerde edimler arasındaki dengenin olaÄŸanüstü deÄŸiÅŸimler yüzünden alt üst olması, borcun ifasının önemli ölçüde güçleÅŸmesi durumunda “Ä°ÅžLEM TEMELÄ°NÄ°N ÇÖKMESÄ°” gündeme gelir. Ä°ÅŸte bu durumda hakim, somut olayın verilerine göre alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltmeye veya borçlu yararına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüÄŸünden kurtulmasına karar verilebilir ve sözleÅŸmeye müdahale ederek sözleÅŸmeyi deÄŸiÅŸen koÅŸullara uyarlar.’’
Hazırlayan; Avukat Başak Pelit - basakpelit@gmail.com
Yazıyı Paylaş: