6458 Sayılı Yabancılar Ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK) İle Uluslararası Antlaşmalar Kapsamında
‘’ULUSLARARASI KORUMA’’
‘’ULUSLARARASI KORUMA BAÅžVURUSU’’
VE
‘’ULUSLARARASI KORUMA BAÅžVURUSUNUN REDDÄ° KARARLARINA KARÅžI Ä°DARÄ° Ä°TÄ°RAZ ve YARGI YOLU’’
Hazırlayan: Av. Başak PELİT
BAŞAK PELİT Hukuk & Danışmanlık
GÄ°RÄ°Åž
Günümüz dünyasında her geçen gün yaÅŸam koÅŸulları ve ÅŸartları deÄŸiÅŸmekte olup bunlarla beraber, kimi ülkeler için geliÅŸim daha hızlı olmakta, kimi ülkeler ve toplumlar için ise hayatta kalmanın, en temel hak olan yaÅŸam hakkının dahi korunması ve sürdürülmesi güçleÅŸmektedir.
Ne yazık ki her ülkede, toplumda, medeniyette aynı yönetim sistemi, hukuk düzeni, kuralları ve eÅŸit yaÅŸam koÅŸulları, imkanları bulunmamaktadır. Kimi durumlarda, belirli bir ülkenin vatandaşı olan kiÅŸilerin, vatandaşı olmadığı bir diÄŸer ülkeye gitmesini, burada yaÅŸamasını veya buraya sığınmasını, o ülkenin koruması altında yaÅŸamayı talep etmesini zaruri kılan olaylar olabilmektedir.
Ä°nsanların çoÄŸunluÄŸu, temel insan haklarının ve fiziksel güvenliklerinin korunması ve güvence altına alınmasını kendi hükümetlerinden beklerler[1] ve fakat her ülke, gerek hukuk sistemleri gerekse de yönetim biçimleri, siyasi konjonktürleri nedeni ile bu güvenliÄŸi ve korumayı saÄŸlayamamakta, kendi ülke vatandaÅŸlarının yaÅŸam ve vücut bütünlükleri, maddi ve manevi hakları ile insan onurlarını yok edici, zedeleyici ve rencide edici tutum ve davranışlar, uygulamalar içerisinde bulunmaktadırlar.
Ä°ÅŸte bu noktada devletler, gerek uluslararası antlaÅŸmalar gerekse kendi iç hukuklarındaki düzenlemeler sayesinde zor durumdaki bu kiÅŸilere uluslararası koruma saÄŸlayıp, bir baÅŸka ülkede var olan zor koÅŸullar yüzünden yahut direkt kendilerine yönelik insanlık dışı muamelelerle karşı karşıya kalan maÄŸdur durumdaki yabancıların uluslararası korunma taleplerini kabul etmekte, baÅŸka ülke vatandaşı olan ve tehlike altındaki bu kiÅŸilerin koruma altına alınmalarına bu konudaki mevcut hukuki ve kanuni düzenlemeler dahilinde imkan tanımaktadırlar.
Bu çalışmada, Türk Hukukundaki uluslararası koruma sistemi, bu koruma türlerinin neler olduÄŸu, koruma altına alınabilme ÅŸartları ve koruma taleplerine dair verilen kararlar için baÅŸvurulabilecek hukuki ve yargısal yollar ilgili kanuni düzenlemeler, mevzuatlar ve uluslararası antlaÅŸmalar ışığında ele alınacak ve bu baÅŸvurulara dair verilen ve idari iÅŸlem niteliÄŸinde kararlara karşı idari yargıda açılan davalardaki mahkeme kararları tahlil edilmeye çalışılacaktır.
6458 sayılı Yabancı ve Uluslararası Koruma Kanunu; yabancıların ülkeye giriÅŸi ve ikameti ile ilgili kuralları düzenlemenin yanı sıra uluslararası koruma ÅŸart ve usullerini de düzenlemiÅŸtir. Türkiye’den koruma talep eden yabancılara saÄŸlanacak korumanın kapsamına ve uygulamasına iliÅŸkin usul bu kanunda düzenlenmiÅŸtir.[2]
Uluslararası koruma, devletlerin kendi vatandaÅŸlarının haklarını güvence altına alma sorumluluÄŸunu yerine getirmemesi ya da getirememesi durumunda bu bireyler bakımından ulusal koruma olanağı kalmadığı için ihtiyaç duyulan bir koruma biçimidir ve Türk Hukuku ve ilgili diÄŸer uluslararası antlaÅŸmalara göre de uluslararası koruma, mülteci, ÅŸartlı mülteci ve ikincil koruma statülerini ifade eder. (YUKK m. 1 f.1 b.r) [3]
Uluslararası korumanın temel olarak amacı, kiÅŸilere sığınma hakkı arama, mülteci olma veya insancıl hukuka dayalı bir nedenle, bir ülkeye kabul edilme süresince geri gönderilmemeyi, yardımda bulunmayı, yasal danışma ve yardım saÄŸlamayı, fiziksel güvenliÄŸi için düzenlemeler yapmayı, gönüllü olarak kendi ülkelerine geri dönmeyi teÅŸvik etme ve desteklemeyi ve yeniden yerleÅŸtirme konusunda yardımcı olmayı kapsamaktadır.[4]
[1] https://www.unhcr.org/tr/11080-uluslararasi-koruma-nedir.html (E.T. : 13.06.2021).
[2] AYSEL ÇELÄ°KEL, Yabancılar Hukuku, 24. Basım, Ä°nkılap Kitabevi, 2018, Ä°stanbul, s. 158.
[3]NeÅŸe Baran ÇELÄ°K, Türk Hukukunda Uluslararası Koruma BaÅŸvurusunda Bulunan Veya Uluslararası Korumadan Yararlanan Yabancıların Hak Ve Yükümlülükleri, Ä°nönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Özel Sayı C. 1, 2015, s.71-72. (Çevrimiçi : https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/208372 E.T.:13.06.2021).
[4] Zeynep Deniz ALTINSOY, Yabancılar Hukuku Çerçevesinde Uluslararası Koruma, ÇaÄŸ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mayıs, 2015, s.42. (Çevrimiçi : https://www.lexpera.com.tr/ E.T. : 13.06.2021).
Uluslararası korumanın düzenlendiÄŸi Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK) üçüncü kısım Uluslararası Koruma baÅŸlığı altında m. 61 ve devamında uluslararası koruma türleri düzenlenmiÅŸtir. Bunun haricinde Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair 1967 Protokolüyle deÄŸiÅŸik 28/7/1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair SözleÅŸme de uluslararası korumaya dair düzenlemeler içermekte olup, Türkiye bu sözleÅŸmeye 1961 yılında taraf olmuÅŸ, sözleÅŸmenin kapsamını geniÅŸleten 1967 tarihli New York Protokolü'ne de 1968 yılında katılmıştır, Üç tür uluslararası koruma statüsü bulunmaktadır. Bunlar; 1. Mülteci (YUKK. m. 61) 2. Åžartı Mülteci (YUKK m. 62) ve 3. Ä°kincil Koruma (YUKK m. 63) statüleridir. Bu statülerin her birinin özellikleri ve ÅŸartları ilgili kanun hükümlerine göre tespit edilmektedir. Mülteci, ÅŸartlı mülteci ve ikincil koruma statüsü talep eden yabancılar uluslararası korumadan faydalanabilirler. Bu nedenle öncelikle bu kavramların ne olduÄŸuna ve kimlerin ve statülere sahip olarak uluslararası koruma baÅŸvurusunda bulunarak koruma altına alınabileceklerine açıklık getirmek gerekir.
‘’Avrupa ülkelerinde meydana gelen olaylar nedeniyle; ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düÅŸüncelerinden dolayı zulme uÄŸrayacağından haklı sebeplerle korktuÄŸu için vatandaşı olduÄŸu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancıya veya bu tür olaylar sonucu önceden yaÅŸadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen vatansız kiÅŸiye statü belirleme iÅŸlemleri sonrasında mülteci statüsü verilir.’’ [1]
Türk hukukunda mülteci, ırk, din, tabiiyet, belirli bir toplumsal gruba mensup olması ya da siyasi düÅŸünceleri sebebiyle kendi ülkelerinde yaÅŸayamayan, yaÅŸamaktan korkan ve bu nedenlerle ülkesini terk eden yahut terke zorlanan yabancılardır. 1951 Mültecilerin Hukuki Statüsüne Ä°liÅŸkin Cenevre SözleÅŸmesi ve 1967 Protokolü, Türkiye’nin de taraf olduÄŸu ve mülteci tanımını, mültecilerin hakları ve sorumluluklarını belirleyen en temel hukuki belgedir. Türkiye, 1951 SözleÅŸmesi ve 1967 Protokolü’ne koyduÄŸu çekince ile sadece Avrupa’dan gelen sığınmacılara mülteci statüsü vermiÅŸtir. Bu çekinceden kaynaklı, Avrupa dışından ülkelerini terk etmek zorunda kalan kiÅŸilere mülteci sıfatı verilememektedir. 6458 sayılı Kanunun 61.maddesine göre bu ÅŸekilde ülkesini terk eden bir kiÅŸiye mülteci statüsü verilebilmesi için bu kiÅŸinin Avrupa ülkelerinden gelmesi zorunludur. Bu kapsamda günlük hayatta her ne kadar Türkiye’ye yabancı bir ülkeden göç eden herkese mülteci dense de hukuken yukarıdaki ÅŸartların yanında ayrıca bu kiÅŸinin bir Avrupa ülkesinden gelmiÅŸ olması gerekir.[2] Mülteci statüsü ile alınan uluslararası koruma, maddi manevi belirli özellikleri nedeni ile vatandaşı olduÄŸu ülkede zulme uÄŸrayacağından haklı sebeple korkarak bu ülke dışında bulunan kiÅŸilere verilen statüdür.
Yukarıda ifade edilen ÅŸartları taşıyan ve bu sebeplerle ülkesini terk eden yahut terke zorlanan ancak Avrupa dışından gelen yabancılara Kanun gereÄŸi (YUKKm.62) ÅŸartlı mülteci statüsü verilir.[3] Ä°lgili kanun hükmüne göre de;
‘’Avrupa ülkeleri dışında meydana gelen olaylar sebebiyle; ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düÅŸüncelerinden dolayı zulme uÄŸrayacağından haklı sebeplerle korktuÄŸu için vatandaşı olduÄŸu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancıya veya bu tür olaylar sonucu önceden yaÅŸadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen vatansız kiÅŸiye statü belirleme iÅŸlemleri sonrasında ÅŸartlı mülteci statüsü verilir. Üçüncü ülkeye yerleÅŸtirilinceye kadar, ÅŸartlı mültecinin Türkiye’de kalmasına izin verilir.’’ [4]
[1] https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6458.pdf (E.T.: 13.06.2021).
[2] https://www.bascihukuk.com/uluslararasi-koruma-statusu-nedir/ (E.T.: 13.06.2021).
[3] https://www.bascihukuk.com/uluslararasi-koruma-statusu-nedir/ (E.T.: 13.06.2021).
[4] https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6458.pdf (E.T.: 13.06.2021).
GörüldüÄŸü üzere kanunun tanımı esas alındığında, mülteci ve ÅŸartlı mülteci statüleri tanınırken esas alınan kriterler arasındaki tek fark, mülteci statüsü tanınmasına neden olan olayların Avrupa ülkelerinde meydana gelmesi iken ÅŸartlı mülteci statüsü tanınmasına sebep olanların Avrupa ülkeleri dışında meydana gelmesidir.
Mülteci ya da ÅŸartlı mülteci statüsüne girmeyen ancak vatandaşı olduÄŸu ya da geldiÄŸi ülkeye geri gönderilemeyen kiÅŸiler bakımından baÅŸka bir koruma statüsü öngörülmüÅŸtür. YUKK’un 63. maddesinde mülteci ve ÅŸartlı mülteci statüsü dışında kalan yabancılar ya da vatansız kiÅŸiler için belirli koÅŸullar altında koruma statüsü verilecektir. [1]Bu statü ikincil koruma statüsüdür. Ä°kincil koruma statüsünün uygulanabilmesi için geri gönderilecek kiÅŸinin,
- Ölüm cezasına mahkûm olma ihtimalinin olması ya da ölüm cezasının infaz edilecek olması,
- İşkenceye ya da insanlık dışı onur kırıcı ceza ya da muameleye maruz kalacak olması,
- Uluslararası ya da ülke çapında silahlı çatışma durumları sebebiyle hayati tehlike altında olması,
durumlarından birinin varlığı gerekir. Bu halde kiÅŸinin yabancı ya da vatansız olması önem arz etmez. Sadece yukarıda ifade olunan tehlikelerden ikamet ettiÄŸi ülkede korunamayacağının ortaya konulması yeterlidir. Bu halde bu kiÅŸilere ikincil koruma statüsü verilir.[2]
Uluslararası koruma baÅŸvurusu valiliklere bizzat yapılır. Türkiye’de “uluslararası koruma” baÅŸvurusu yapmak için herhangi bir yasal süre sınırlaması bulunmamaktadır.
Ä°l Göç Ä°daresine baÅŸvurarak yapmış olduÄŸunuz Uluslararası Koruma talebinin; yapılan inceleme ve deÄŸerlendirmeler neticesinde baÅŸvurunuz hakkında red kararı verilmesi halinde bu karar tarafınıza tebliÄŸ edilmelidir.
Uluslararası Koruma talebiniz; Türkiye’de uluslararası korumadan yararlanma ÅŸartlarına haiz olmadığınız yönünde bir deÄŸerlendirme yapıldığı durumda baÅŸvurunuz hakkında ret kararı verilir.[3]
Uluslararası Koruma Talebinin reddi kararının yazılı olarak tebliÄŸinden sonra, bu karara karşı idari itirazda bulunmak veya dava açmak üzere iki farklı yol bulunmaktadır. BaÅŸvurunun hangi nedenlerle reddediÄŸildiÄŸi önemlidir zira baÅŸvurulacak kanun yolu ve idare mahkemesinde dava açılacaksa dahi dava açma süresi de buna göre deÄŸiÅŸecektir.
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK) m. 80 f.1 bent a uyarınca bazı red nedenlerine karşı, kararın tebliÄŸinden itibaren on gün içinde Uluslararası Koruma DeÄŸerlendirme Komisyonuna idari itiraz yapılabilirken, bazı red kararlarına karşı sadece idare mahkemesinde yargı yoluna baÅŸvurulabilmektedir. Üstelik bu yargı yollarına baÅŸvuru süresi de yine red sebeplerine göre farklılık göstermektedir. Bu nedenle koruma baÅŸvurusunun reddedilme sebebi, red kararına karşı hangi yola baÅŸvuralacağının tespit edilmesi açısından önemlidir.
Uluslararası koruma talebi hakkında;
[1] Zeynep Deniz ALTINSOY, Yabancılar Hukuku Çerçevesinde Uluslararası Koruma, ÇaÄŸ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mayıs, 2015, s.35. (Çevrimiçi : https://www.lexpera.com.tr/ E.T. : 13.06.2021).
[2] https://www.bascihukuk.com/uluslararasi-koruma-statusu-nedir/ (E.T.: 13.06.2021).
[3] https://www.gozel.av.tr/uluslararasi-koruma-basvurusunun-reddi/ (E.T.:14.06.2020).
- YUKK m. 64 uyarınca Uluslararası Korumanın Haricinde Tutulmaya,
- YUKK m. 72 uyarınca Başvurunun Kabul Edilemez Olduğuna
- YUKK m. 77 uyarınca BaÅŸvurunun Geri ÇekilmiÅŸ Sayılmasına
- YUKK m. 78 uyarınca Başvurunun Reddine (Asıl Karar)
- YUKK m. 79 uyarınca Hızlandırılmış Değerlendirme Sonucu Başvurunun Reddine,
- YUKK m. 85 uyarınca Koruma Kararının Sona Ermesine
- YUKK m. 86 uyarınca Koruma Kararının İptaline,
karar verilebilir.
Öncelikle belirtilmesi gerekir ki, YUKK m. 80’de düzenlenen Ä°dari Ä°tiraz ve Yargı Yolu maddesinin f. 1, a bendi gereÄŸince alınan kararlara karşı Uluslararası DeÄŸerleme Komisyonu’na itiraz edilebileceÄŸi, fakat YUKK m. 68 (Ä°dari Gözerim Altına Alınma), m. 72 ( Kabul Edilemez BaÅŸvuru) ve m. 79 (Hızlandırılmış DeÄŸerlendirme) gereÄŸince verilen kararlara karşı sadece yargı yoluna baÅŸvurulabileceÄŸi ifade edilmiÅŸtir.
Ä°dari gözetim kararını düzenleyen YUKK m.68/f.2’de sayılan durumlarda baÅŸvurucunun idari gözetim altına alınabileceÄŸi ifade edilmiÅŸ, f.7’de ise bu karara karşı yargı yolu niteliÄŸinde olan Sulh Ceza Hakimine baÅŸvurulabileceÄŸi ifade edilmiÅŸtir.
Kısaca belirtmek gerekirse, YUKK m. 68 gereÄŸi baÅŸvurucular sadece uluslararası koruma baÅŸvurusunda bulunuldukları için idari gözetim altına alınmazlar. Ä°dari gözetim altına alma istisnai bir iÅŸlem olup, yalnızca YUKK m.68/f.2’de sayılan dört halde baÅŸvuru sahibi idari gözetim altına alınabilir.
YUKK m. 68/f.2 gereÄŸince idari gözetim altına alınmayı gerektiren durumlar ÅŸunlardır;
a) Kimlik veya vatandaÅŸlık bilgilerinin doÄŸruluÄŸuyla ilgili ciddi ÅŸüphe varsa, bu bilgilerinin tespiti amacıyla
b) Sınır kapılarında usulüne aykırı surette ülkeye girmekten alıkonulması amacıyla
c) Ä°dari gözetim altına alınmaması durumunda baÅŸvurusuna temel oluÅŸturan unsurların belirlenemeyecek olması hâli.
ç) Kamu düzeni veya kamu güvenliÄŸi açısından ciddi tehlike oluÅŸturması hâli.
Yani idari gözetim altına alınma kararı bakımından, yukarıda belirtilen hallerdeki idari gözetim altına alınma kararlarına karşı idari itiraz deÄŸil, yargı yoluna baÅŸvurulmalıdır. Bu baÅŸvuru, idari gözetimi durdurmayacaktır. Sulh ceza hakimi ise bu baÅŸvuruyu beÅŸ gün (5 gün) içerisinde sonuçlandırmak zorundadır
Tesis edildiği takdirde kendisine karşı yalnızca yargı yoluna başvurulabilecek başvurunun reddi niteliğindeki diğer idari işlemler yine YUKK m. 80 f.1 / (a) bendinde;
- BaÅŸvurunun kabul edilemez olduÄŸuna (YUKK m. 72) ve
- Hızlandırılmış Değerlendirme(YUKK m. 79) Sonucunda Başvurunun reddine dair kararlar olarak ifade edilmiştir.
YUKK m. 80 / f. 1/ b.(ç)’de ise idari gözetim kararı hariç, uluslararası koruma baÅŸvurusunun YUKK m.72 ve YUKK m. 79’ daki gerekçelere dayanılarak reddi halinde, idari iÅŸlem niteliÄŸindeki ilgili kararların baÅŸvurucuya tebliÄŸinden itibaren on beÅŸ gün (15 gün) içinde; diÄŸer gerekçelerle alınan idari karar ve iÅŸlemlere karşı ise kararın tebliÄŸinden itibaren otuz gün (30 gün) içinde, yetkili idare mahkemesine baÅŸvurulabileceÄŸi belirtilmiÅŸtir.
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu YönetmeliÄŸi’nde de bu husus Ä°dare Mahkemesine BaÅŸvuru baÅŸlığı altında ÅŸu ÅŸekilde ifade edilmiÅŸtir;
YUKK MADDE 101
(1) Kabul edilemez baÅŸvuru ile hızlandırılmış deÄŸerlendirme kararlarına karşı, kararın tebliÄŸinden itibaren on beÅŸ gün içinde baÅŸvuru sahibi veya avukatı ya da yasal temsilcisi yetkili idare mahkemesine baÅŸvurabilir. Mahkemeye yapılan baÅŸvurular on beÅŸ gün içinde sonuçlandırılır. Mahkemenin bu konuda vermiÅŸ olduÄŸu karar kesindir.
(2) Ä°dari gözetim, kabul edilemez baÅŸvuru ve hızlandırılmış deÄŸerlendirme kararları dışında alınan idari kararlara karşı kararın tebliÄŸinden itibaren otuz gün içinde idare mahkemesine baÅŸvurulabilir.
(3) Uluslararası koruma deÄŸerlendirme komisyonuna itiraz edilmesi, ilgili kiÅŸinin yetkili idare mahkemesine baÅŸvurma hakkını engellemez ve dava açma süresini durdurmaz. Ancak Komisyona itiraz eden kiÅŸinin aynı zamanda yetkili idare mahkemesine de baÅŸvurduÄŸu anlaşılırsa, komisyon yapılan baÅŸvuru hakkındaki incelemeyi durdurur.
Burada söz konusu idari iÅŸlemin iptaline dair açılacak olan davadaki yetkili mahkemenin belirlenmesinde, idare mahkemesinin yetkisine dair özel yetki kuralı bulunmadığından, Ä°dari Yargılama Usulü Kanunu m. 32 gereÄŸince, ‘’ Göreve iliÅŸkin hükümler saklı kalmak ÅŸartıyla bu Kanunda veya özel kanunlarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiÅŸ olması halinde, yetkili idare mahkemesi, dava konusu olan idari iÅŸlemi veya idari sözleÅŸmeyi yapan idari merciin bulunduÄŸu yerdeki idare mahkemesidir.’’ Yani iptali istenen veya idari itirazda bulunulan iÅŸlemi tesis eden idari makamın bulunduÄŸu yerdeki idare mahkemesi yetkilidir.
Yine belirtilmelidir ki YUKK m. 72’de düzenlenen kabul edilemez baÅŸvuru kararı ve YUKK m. 79’da düzenlenen Hızlandırılmış DeÄŸerlendirme neticesinde baÅŸvurunun reddine dair verilen karara karşı idare mahkemesine yapılan söz konusu baÅŸvurunun reddi niteliÄŸindeki idari iÅŸlemin iptaline yönelik baÅŸvurular, on beÅŸ gün (15 gün) içinde sonuçlandırılır. Buradaki en önemli nokta ise, mahkemenin bu tür baÅŸvuruların reddine dair vermiÅŸ olduÄŸu kararın KESÄ°N OLMASIDIR.
Uluslararası baÅŸvurular bakımından, Göç Ä°daresi Genel MüdürlüÄŸü’nün kabul veya red kararlarına karşı açılan idari iÅŸlemin iptali davalarında, idare mahkemesi, ağırlıklı olarak dava konusu idari iÅŸlemin iptaline karar vermekle birlikte, bazı durumlarda da davanın reddine karar vermektedir.
- ANKARA 1. Ä°DARE MAHKEMESÄ°NÄ°N 2014/2068 E. ,2015/849 K. Sayılı ve 22/04/2015 tarihli kararında davaya konu UA baÅŸvurusunun reddine dair idari iÅŸlemin iptaline karar vermiÅŸtir. Bu kararda özetle;
- Uluslararası koruma talebi reddedilen Ä°ran vatandaşı olan davacı, Ä°ran’da din deÄŸiÅŸtirerek Hristiyan olduÄŸunu, Ä°ran’da bu durumda din deiÅŸtirenlerin idam edildiÄŸini, kendisinin BM Mülteciler Yüksek KomiserliÄŸi’nce ‘’mülteci’’ olarak tanındığından bahisle uluslararası koruma talebinin reddine dair Göç Ä°daresi Genel MüdürlüÄŸü’nce verilen kararın iptalini istemektedir. Davalı idare ise davacının yasal yollarla Türkiye’ye girdiÄŸini fakat daha sonra kendisine verilen imza yükümlülüÄŸüne aykırı davrandığını bu nedenle UA koruma dosyasının kapatılmasına karar verildiÄŸini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiÅŸtir.
- Bu red iÅŸleminin iptaline dair açılan davada mahkeme dava konusu olayı ele almadan önce bu olaya dair ulusal metinleri incelemiÅŸtir. Anayasanın 16.maddesine ( Temel hak ve hürriyetlerin yabancılar için milletlerarası hukuka uygun ÅŸekilde sınırlanabileceÄŸi) ve 90. Maddesine (Türkiye ile diÄŸer devletler arasında akdedilen uluslararası sözleÅŸmelerin nasıl onaylandığı ve bu sözleÅŸmelerin kanun hükmünde olduÄŸu ve kanunlar ile bu tür antlaÅŸmalar arasında çıkan ihtilaflarda milletlerarası antlaÅŸmaların esas alınacağı) deÄŸinmiÅŸtir.
Daha sonra 6458 s. YUKK m. 3’ de tanımlanan baÅŸvuru sahibi ve uluslararası korumanın tanımına yer vermiÅŸtir. Bu maddenin 1. Fıkrasının ‘’r’’ bendinde uluslararası korumanı, yukarıda açıklamaları yapılan
- mülteci, ÅŸartlı mülteci ve ikincil koruma statülerini ifade ettiÄŸi belirtilmiÅŸtir. Aynı kanunun bu üç statüyü tanımlayan 61, 62 ve 63. Maddelerine yer verilmiÅŸ, sonrasında baÅŸvuru sahibi ile yapılacak mülakatın prosedürünün ne olduÄŸunu, nasıl yapılacağını anlatan 75. maddeye deÄŸinilerek, ardından 93. madde gereÄŸi baÅŸvuruları incelerken, etkin ve adil karar verebilmek, iddia edilen hususların doÄŸruluÄŸunu tespit edebilmek amacıyla, menÅŸe, ikamet ve transit üleklerle BM Mülteciler Yüksek KomiserliÄŸi kaynaklarından güncel bilgilerin toplanması gerektiÄŸine dikkat çekilmiÅŸtir. Dava konusu uluslararası metinler bakımından, 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair SözleÅŸme ve Mültecilerin Hukuki Statüsüne Ä°liÅŸkin 1967 Protokolünün 1. maddesine yer verilip (‘’ ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düÅŸünceleri yüzünden, zulme uÄŸrayacağından haklı sebeplerle korktuÄŸu için vatandaşı olduÄŸu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle, yararlanmak istemeyen; yahut tabiiyeti yoksa ve bu tür olaylar sonucu önceden yaÅŸadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen her ÅŸahsa uygulanacaktır.’’) Türkiye’nin bu maddeye çekince koyarak yalnızca Avrupa’dan gelenlere mülteci statüsü tanıdığını, Avrupa dışından gelenlere ise sığınmacı statüsü tanıdığını belirtmiÅŸtir.
- Olaylar ve olgular kısmında; Ä°ran vatandaşı davacının yasal yollardan Türkiye’ye girdiÄŸi ve UA koruma talebinde bulunduÄŸu fakat Kütahya’da imza yükümlülüÄŸünü yerine getirmediÄŸi, dosyanın kapatıldığı sonra yine baÅŸvuruda bulunulduÄŸu, bu kez ise baÅŸvurunun reddedildiÄŸi özetlenmiÅŸtir.
- Sonuç ve deÄŸerlendirme kısmında mahkeme; uluslararası korumanın, baÅŸvuru sahibiniin vatandaşı olduÄŸu ülkede, ırki dini tabiiyeti veya siyasidüÅŸüncelerinden dolayı zulme uÄŸrayacağından haklı nedenlerle korktuÄŸu için ülkesinin korumasından yararlanamayan, yararlanmak istemeyen, ikamet ettiÄŸi ülkeye dönemeyen ya da dönmek istemeyen kiÅŸilere saÄŸlanan statü olduÄŸunu ifade etmiÅŸ, bu statüye sahip olmanın ilk koÅŸulunun da dolayısıyla haklı neden dayalı zulüm korkusu olduÄŸunu ifade etmiÅŸtir. UA koruma baÅŸvurularında deÄŸerlendirilmesi gereken ÅŸeyin, haklı sebebe dayanan zulüm korkusunun olup olmadığı, bu deÄŸerlendirmenin ise nesnel ve öznel olarak yapılması gerektiÄŸi belirtilmiÅŸtir. BaÅŸvurucunun baÅŸvurusu, mülteci statüsü açısından deÄŸerlendirildiÄŸinde, koruma talebine dayanak olan iddiaların Avrupa ülkesi arasında yer almayan Ä°ran’a dair olması nedeniyle davacının mülteci statüsü elde edemeyeceÄŸine karar verilmiÅŸtir. DiÄŸer statülerden birine girip girmediÄŸinin saptanması noktasında, davacının din deÄŸiÅŸtirdiÄŸi için kötü muamele riski ile karşı karşıya olduÄŸu iddiasına yönelik olarak davalı idare tarafından iddiaların doÄŸruluÄŸu, iddialar doÄŸru ise de kötü muamele yasağı ve hatta yaÅŸam hakkı açısındann gerçek bir riskin varlığı noktasında bir irdeleme yapılmadığı ifade edilmiÅŸtir.
- Zira 1951 tarihli Cenevre SözleÅŸmesini imzalayan devletlere, baÅŸvurucularının iddialarının gerçekliÄŸini, doÄŸruluÄŸunu araÅŸtırma ve tespiti halinde bu konudaki riskin, koruma kapsamına alınmaya deÄŸer eÅŸiÄŸin üzerinde olup olmadığını belirleme görevi verilmiÅŸtir. Bu mükellefiyet YUKK m. 93’te de bilgi toplma görevi ÅŸeklinde ifade edilmiÅŸtir.
Mahkeme, idarenin Cenevre sözleÅŸmesince verilen görevlere uymadan ve YUKK m.93’te belirtilen bilgi toplama yükümlülüÄŸünü yerine getirmeden tesis ettiÄŸi baÅŸvurunun reddine dair dava konusu idari iÅŸlemi hukuka aykırı bulmuÅŸ ve bu Ä°DARÄ° Ä°ÅžLEMÄ°N Ä°PTALÄ°NE KARAR VERMÄ°ÅžTÄ°R.
- ANKARA 1. Ä°DARE MAHKEMESÄ°NÄ°N 2015/1210 E. ,2016/52 K. Sayılı ve 15/01/2016 tarihli kararında davaya konu UA baÅŸvurusunun reddine dair idari iÅŸlemin iptaline karar vermiÅŸtir. Bu kararda özetle;
- Suriye vatandaşı olan davacı, Suriye’de meydana gelen savaÅŸ sonrası savaÅŸmaya zorlandığı, savaÅŸmayı reddeden hümanist bir insan olduÄŸu için ülkesini terk ettiÄŸi ve can ve mal güvenliÄŸinin olmadığndan dolayı talep ettiÄŸi UA koruma baÅŸvursunun reddine dair iÅŸlemin iptalini istemektedir. Davalı idare ise, davacının amacının UA koruma prsodeürü ile ülkemizde kalış süresini uzatmak olduÄŸunu ÅŸartlı mülteci statüsü tanınmayan davacının daha sorna belirli süre Lübnan’da yaÅŸadığını ve bu nedenle de davanın reddinin gerektiÄŸini savunmuÅŸtur. Mahkeme kararında özetle;
- Bu red iÅŸleminin iptaline dair açılan davada mahkeme dava konusu olayı ele almadan önce bu olaya dair ulusal metinleri ele almıştır. Anayasanın 16.maddesine ( Temel hak ve hürriyetlerin yabancılar için milletlerarası hukuka uygun ÅŸekilde sınırlanabileceÄŸi) ve 90. Maddesine (Türkiye ile diÄŸer devletler arasında akdedilen uluslararası sözleÅŸmelerin nasıl onaylandığı ve bu sözleÅŸmelerin kanun hükmünde olduÄŸu ve kanunlar ile bu tür antlaÅŸmalar arasında çıkan ihtilaflarda milletlerarası antlaÅŸmaların esas alınacağı) deÄŸinmiÅŸtir.
- Daha sonra 6458 s. YUKK m. 3’ de tanımlanan baÅŸvuru sahibi ve uluslararası korumanın tanımına yer vermiÅŸtir. Bu maddenin 1. Fıkrasının ‘’r’’ bendinde uluslararası korumanın , yukarıda açıklamaları yapılan mülteci, ÅŸartlı mülteci ve ikincil koruma statülerini ifade ettiÄŸi belirtilmiÅŸtir. Aynı kanunun bu üç statüyü tanımlayan 61, 62 ve 63. Maddelerine yer verilmiÅŸ, 63. Maddede ‘’Ä°kincil Koruma Statüsü’’ tanımlanmıştır.
‘’Mülteci veya ÅŸartlı mülteci olarak nitelendirilemeyen, ancak menÅŸe ülkesine veya ikamet ülkesine geri gönderildiÄŸi takdirde; a) Ölüm cezasına mahkûm olacak veya ölüm cezası infaz edilecek, b) Ä°ÅŸkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacak, c) Uluslararası veya ülke genelindeki silahlı çatışma durumlarında, ayrım gözetmeyen ÅŸiddet hareketleri nedeniyle ÅŸahsına yönelik ciddi tehditle karşılaÅŸacak olması nedeniyle menÅŸe ülkesinin veya ikamet ülkesinin korumasından yararlanamayan veya söz konusu tehdit nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancı ya da vatansız kiÅŸiye, statü belirleme iÅŸlemleri sonrasında ikincil koruma statüsü verilir.
- Olayda baÅŸvrucunun sahte kimlikle ülkeye giriÅŸ yapmaya çalıştığı için kabul edilmediÄŸi ve geri gönderildiÄŸi ancak tekrar Türkiyeye iade edildiÄŸi, bu esnada da UA koruma baÅŸvurusunda bulunduÄŸunu, anılan talebin hızlandırılmış baÅŸvuru kapsamında deÄŸerlendirilerek, baÅŸvurunun reddildiÄŸi ifade edilmiÅŸtir. UA koruma baÅŸvurusunda bulunan bu kiÅŸinin her ÅŸeyden önce koruma talep edebilmesi için, mevzuatta sayılan sebeplerden dolayı, haklı sebebe yani zulme uÄŸrama ihtimalinden dolayı, vatandaşı olduÄŸu veya ikamet ettiÄŸi ülkeye dönmediÄŸi, dönemediÄŸi durum içerisinde olması gerekir. Zulüm korkusu nesnel ve öznel olarak deÄŸerlendirilmeli, nesnel olarak o ülkenin içerisinde bulunduÄŸu koÅŸullar ele alınmalıdır.
- 1951 tarihli Cenevre sözleÅŸmesi ve YUKK m. 63 te düzenlenen ikincil koruma statüsünün YUKK m. 63/f.1/b.c ‘de yer alan hali iÅŸbu olayda bulunmaktadır. Maddenin a ve b bentleri kiÅŸiye özel durumların varlığı ÅŸartını aramasına raÄŸmen, c bendi ülke genelinde veya uluslararası olarak var olan bir silahlı çatışma, ÅŸiddet hareketleri gibi durumlar yüzünden karşılaşılabilecek ciddi tehditlerin varlığını nedeni ile kendi ülkesinin korumasından yararlanamayan veya bunu istemeyen bir baÅŸvurucu ÅŸartını aramaktadır. Davacının ÅŸartlı mütleci kapsamında mı yoksa ikincil koruma statüsüne mi alınacağına karar verilmesi için, idarece gerekli araÅŸtırmanın ve bilgi toplama faaliyetinin yapılmadığı ve bu nedenle de baÅŸvurunun reddi iÅŸleminin hukuka aykırı olduÄŸuna mahkemece karar verilmiÅŸ ve davaya konu idari iÅŸlem iptal edilmiÅŸtir. Burada verilen karar kesindir. Zira reddedilen baÅŸvuru talebi YUKK m. 79 kapsamında Hızlandırılmış BaÅŸvuru Kapsamında deÄŸerlendirilerek reddedilmiÅŸ olup, yukarıda da izah edildiÄŸi üzere, bu kapsamda deÄŸerlendirmeye alınan baÅŸvurular sonucunda verilen red kararlarına karşı YUKK m. 80 / f. 1/ b.(d)’de yer alan ‘’72 nci ve 79 uncu maddeler çerçevesinde mahkemeye yapılan baÅŸvurular on beÅŸ gün içinde sonuçlandırılır. Mahkemenin bu konuda vermiÅŸ olduÄŸu karar kesindir.’’ Ä°fadesiyle, m. 79 ‘ da düzenlenen Hızlandırılmış BaÅŸvuru DeÄŸerlendirmeleri neticesinde verilen baÅŸvurunun reddi kararlarına karşı idare mahkemesinde dava açılırsa, bu mahkeme hükmünün kesin olacağı ortaya konulmuÅŸtur.
- ANKARA 1. Ä°DARE MAHKEMESÄ°NÄ°N 2015/594 E. ,2015/2960 K. Sayılı ve 24/12/2015 tarihli kararında ise bu kez DAVANIN REDDÄ°NE karar verilmiÅŸ, yani söz konusu baÅŸvurunun reddine dair tesis edilen idari iÅŸlemin hukuka uygun olduÄŸu ifade edilmiÅŸtir. Bu kararda özetle;
Çeçen etnik kökenli davacı, Rusya Federasyonu tarafından, dini inançları nedeni ile zulüm gördüÄŸü etnik ve dini ayrımcılığa marz kaldığı ve ülkesinden ÅŸiddet hareketlerinin olduÄŸundan bahisle UA baÅŸvurusunda bulunulmuÅŸtur. Davalı idare ise, davacı hakkında G-87 (Genel Güvenlik) tahdit kodu ile giriÅŸ yapıldığını, Türkiyey’i çatışma bölgelerine girmek için transit devlet olarak kullandığını, ülke için ciddi tehlike içeren bir yabancı olduÄŸundan hakkında G-87 kodu ile giriÅŸ yapıldığını ve UA korumasına baÅŸvurmasının asıl amacının,
- Türkiye’de daha uzun süre kalmak olduÄŸunu belirterek, uluslararası koruma baÅŸvurusunun reddedilmesi gerektiÄŸini savunmuÅŸtur.
- Mahkeme tarafında yukarıdaki kararlarda da deÄŸinildiÄŸi gibi ulusal ve uluslararası mevzuat açısından deÄŸerlendirme yapılmış ve fakat diÄŸer kararlardan farklı olarak burada mahkeme YUKK m.64/5 ‘ de Uluslararası Korumanın Haricinde Tutulma baÅŸlığı altında düzenlenen hükümlere de yer vermiÅŸ ve bu maddenin 5. fıkrasında yer alan ‘’Birinci fıkranın (c) bendi ile üçüncü ve dördüncü fıkralardaki durumlara ek olarak; kamu düzeni veya kamu güvenliÄŸi açısından tehlike oluÅŸturduÄŸuna dair ciddi emareler bulunan yabancı veya vatansız kiÅŸi ile birinci fıkranın (c) bendi kapsamında olmayan, fakat Türkiye’de iÅŸlenmesi hâlinde hapis cezası verilmesini gerektiren suç veya suçları daha önce iÅŸleyen ve sadece bu suçun cezasını çekmemek için menÅŸe veya ikamet ülkesini terk eden yabancı veya vatansız kiÅŸi, ikincil korumadan hariçte tutulur.’’ maddesini belirtmiÅŸtir. Cenevre sözleÅŸmesinde, BM antlaÅŸmasının amacının uluslararsı barış ve güvenliÄŸi korumak alduÄŸu ifade edilmiÅŸtir. Ayrıca Cenevre SözleÅŸmesi’nin 1. Bölümü 1/6-F maddesinin c bendinde de birleÅŸmiÅŸ milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı fiillerden suçlu olduÄŸuna dair hakkında ciddi kanaat mevcut olan bir kiÅŸi hakkında bu sözleÅŸme hükümlerinin uygulamayacağı da açıklanmıştır.
- Mahkeme baÅŸvurucunun kamu düzeni ve güvenliÄŸi için ciddi anlamda tehlike oluÅŸturduÄŸuna kanaat getirmektedir. Zira davalı idarenin cevabında G-87 kodunun Türkiye’nin kamu düzeni ve kamu güvenliÄŸi açısından ciddi tehlike arz eden ve türkiyeye girmesinde sakıncı bulunan yabancılar için verildiÄŸi ve baÅŸvurucunun türkiyeyi jeopolitik açıdan geçiÅŸ yapmak amacı ile kullandığını beyan etmiÅŸtir. Mahkeme de kararında bu beyana yakın bir görüÅŸ sunmuÅŸ, idarenin G-87 tahdit kodu tahsis etmiÅŸ olmasının baÅŸvurunun reddedilmesi için yeterli olduÄŸu , bu kodun kamu güvenliÄŸi ve düzeni açısından tehdit ve tehlike yarattığı , güvenlik açısından riskli olan durumda baÅŸvurunun reddedilebileceÄŸini belirtmiÅŸ ve bu gerekçelerle reddi meÅŸru kılan gerek Cenevre antlaÅŸması gerek BM AntlaÅŸmasının amacı ve gerek de YUKK m. 64/5’te uuluslararası koruma haricinde tutulma baÅŸlığı altındaki ifadelere atıf yapmıştır ve bu antlaÅŸma ve kanunlardaki atıflarla, baÅŸvurucunun uluslararası koruma haricinde tutulması gerektiÄŸine ve Türkiye tarafından UA koruma baÅŸvurusunun kabul edilemeyeceÄŸine dair kararda hukuka aykırılık bulunmadığına hükmederek, davanın reddine karar vermiÅŸtir.
Yukarıdaki karar G-87 tahdit kodu ile ülkeye giriÅŸ yapan bir çeçen etnik köklü bir yabancının açmış olduÄŸu bir davaya iliÅŸkin olup, aÅŸağıdaki karar da yine G-87 tahdit kodu ile ülkeye giriÅŸ yapan Çeçen etnik kökenli bir baÅŸvurucunun koruma talebinin reddine karşı açmış olduÄŸu davaya dairdir. G-87 tahdit koduile ülkemize giren ve sonrasında uluslararası koruma talebinde bulunan baÅŸvurucuların baÅŸvurularının reddine dair verilen kararların iptali için açılan davalarda, mahkeme iki olay bazında konuların aynı olması ve baÅŸvurucuların ikisinin de G-87 kodu ile giriÅŸ yapmasına raÄŸmen farklı hüküm kurmuÅŸ olup, ikinci karar da açıklandıktan sonra mahkemenin aynı konuda vermiÅŸ olduÄŸu iki farklı karar üzerinde durulacaktır.
- ANKARA 1. Ä°DARE MAHKEMESÄ°NÄ°N 2015/1210 E. ,2016/52 K. Sayılı ve 15/01/2016 tarihli kararında davaya konu UA baÅŸvurusunun reddine dair idari iÅŸlemin iptaline karar vermiÅŸtir. Bu kararda özetle;
Rusya Federasyonu vatandaşı olan baÅŸvurucu, 2012 yılından berieÅŸi ve çocuklarıyla beraber Türkiye’de yaÅŸadığını, eÅŸi ve çocuklarının Belçika vatandaşı olduÄŸunu, dini ve siyasi düÅŸünceleri nedeni ile zulme uÄŸrayacağı endiÅŸesiyle ülkesini terk ettiÄŸi, Belçika’da da polisin taciz ve baskısına uÄŸradığını, her iki abisinin de Rusya tarafından öldürüldüÄŸünü, kuzenlerinin kaçırıldığını ve bir daha haber alınamadığını, Rusya tarafından arandığını ve eÄŸer sınır dışı edilirse insanlık dışı muameleye maruz kalacağını kiÅŸi hak ve özgürlüÄŸünden yoksun kalacağını, adil yargılanma hakkı ve yaÅŸam hakkının kuvvetle muhtemel ihlal edileceÄŸini ileri sürerek, söz konusu uluslararsı koruma baÅŸvurusunun reddine dair tesis edilen idari iÅŸlemi iptaline karar verilmesini istemiÅŸtir.
Davalı idare ise, davacının asıl amacının uluslararası koruma sistemini kullanarak geri gönderilmemek ve Türkiye’de kalmak olduÄŸunu, zulüm görme korkusunun yerinde olup olmadığı deÄŸerlendirilirken zulme neden olan ırk, din, milliyet, sosyal ya da siyasal özelliÄŸe sahip olması gerektiÄŸi, davacı hakkında G-87 (Genel Güvenlik) tahdit kodu ile veri giriÅŸi yapıldığı, idarenin bu giriÅŸinin, ülkemizin çatışma bölgelerine geçiÅŸ için
güzergah olarak kullanılmasını önlemek amaçlı olduÄŸu, davacının, güvenli ülke olan Belçika’dan geldiÄŸi, tesis edilen iÅŸlemin hukuka uygun olduÄŸunu ifade etmiÅŸtir.
Mahkeme, kararında öncelikle ilgili ulusal ve uluslararası kaynaklara deÄŸinmesinin akabinde, davacının uluslararası koruma baÅŸvurusunda bulunmasından sonra kendisiyle yapılan mülakat sonucunda hazırlanan mülakat raporunda davacı hakkında ‘’ herhangi bir kanaat hasıl omadığı’’ÅŸeklinde deÄŸerlendirme yapıldığını belirtmiÅŸtir. Daha sonra; G-87 tahdit kodu ile ilgili idareden temin edilen tüm bilgi ve belgelerden, davacı hakkındaki G-87 tahdit kodunun gerekçesinin, davacının Rus Çeçen çatışmasında çeçenlerle iliÅŸkisinin olduÄŸu, silahlı mücadeleye kaynak saÄŸladığı, Belçika’daki evinde yapılan aramalarda Çeçenistan’daki mücadeleye iliÅŸkin propaganda videolarının bulunduÄŸu ÅŸeklindeki bilgiler olduÄŸu ifade edilerek, davacının Türkiye’yi çatışma bölgelerine geçiÅŸ için güzergah olarak kullandığında, uluslararası savaÅŸçı olduÄŸuna veya herhangi bir ÅŸekilde ülkemiz için güvenlik tehdidi oluÅŸturduÄŸuna dair herhangi bir tespitin bulunmadığı, davacının ülkesinde muhalif grupta yer almasının da uluslararası koruma kapsamına alınması açısından aleyhine bir durum teÅŸkil etmediÄŸi, bilakis ülkesinde iddia ettiÄŸi baskılara uÄŸrama ihtimalini güçlendirdiÄŸi belirtilmiÅŸtir.
Mahkeme, davalı idarenin iÅŸlem gerekçesinin yetersiz, somut olarak bir delile dayandırılamadığını öne sürerek, davacı hakkındaki G-87 kodunun gösterildiÄŸi ve fakat tahdit kodunun gerekçesinin davalı idare tarafından Ä°SPATLANAMADIÄžINI, DAVACININ ÜLKEMÄ°ZÄ° ÇATIÅžMA ALANLARINA GEÇÄ°Åž GÜZERGAHI OLARAK KULLANDIÄžINA DAÄ°R HÄ°ÇBÄ°R SOMUT BÄ°LGÄ° VE BELGENÄ°N DOSYAYA SUNULMADIÄžINI, DAVACININ RUSYA FEDERASYONU’NA SINIRDIÅžI EDÄ°LMESÄ° HALÄ°NDE BU ÜLKEDE YAÅžAMINA YA DA MADDÄ° VE MANEVÄ° VARLIÄžINA YÖNELÄ°K RÄ°SK BULUNDUÄžU Ä°DDÄ°ALARININ CÄ°DDÄ° NÄ°TELÄ°KTE OLDUÄžU ANLAÅžILDIÄžI Ä°ÇÄ°N DAVACININ NESNEL DURUMUNUN GÖZ ARDI EDÄ°LEREK HEM G-87 KODUNUN TAHSÄ°S GEREKÇESÄ°NÄ°N HEM DE KORUMA BAÅžVURUSUNUN REDDÄ°NE DAÄ°R HÄ°ÇBÄ°R SOMUT GEREKÇEYE DAYANDIRILMADAN TESÄ°S EDÄ°LEN Ä°DARÄ° Ä°ÅžLEMÄ°N HUKUKA AYKIRI OLDUÄžUNA VE Ä°PTALÄ°NE KARAR VERMÄ°ÅžTÄ°R.
Verilen bu karara karşı 30 gün içerisinde yargı yoluna baÅŸvurulabilmektedir. Zira burada verilen karar YUKK. Madde 72 veya madde 79 kapsamında verilmiÅŸ bir karar deÄŸildir. YUKK m.80/f.1/b.d ‘de ’’ 72 nci ve 79 uncu maddeler çerçevesinde mahkemeye yapılan baÅŸvurular on beÅŸ gün içinde sonuçlandırılır. Mahkemenin bu konuda vermiÅŸ olduÄŸu karar kesindir.’’ hükmü yer almaktadır. Madde 72 (Kabul Edilemez BaÅŸvuru) ve madde 79 (Hızlandırılmış DeÄŸerlendirme) kapsamında verilen uluslararası koruma baÅŸvurusunun reddi kararı niteliÄŸindeki idari iÅŸlemin iptali için on beÅŸ gücünde yetkili idare mahkemede açılan ilgili idari iÅŸlemin iptaline yönelik dava sonucundaki kararalar kesin olup, bu kararlara karşı herhangi bir yargı yoluna gidilemezken, 72. Ve 79. maddeler haricindeki uluslararası koruma baÅŸvurusunun reddine dair idari iÅŸlemlerin iptali için açılan davaların sonucunda verilen kararlar, kesin olamyıp bu kararlara karşı Danıştay’a temyiz baÅŸvurusnda bulunulabilmektedir.
Bu kararda da, uluslararası koruma baÅŸvurusu kabul edilemez baÅŸvuru (YUKK m.72) veya hızlandırılmış deÄŸerlendirme (YUKK m.79) sebebiyle deÄŸilde, diÄŸer red nedenleri kapsamında reddedildiÄŸinden, YUKK m. 80/f.1/b.d ‘de belirtilen kesin hüküm teÅŸkil edecek mahkeme kararlarına esas olan red hallerinden yani YUKK m. 72 ya da YUKK m. 79 hallerinden deÄŸldir. Bu nedenle de bu karara karşı 30 gün içerisinde Danıştay’da temyiz yoluna gidilebilecektir.
Son iki karar bazında mahkemenin tutumu noktasında tahlili gereken hususlar vardır. Åžöyle ki; son iki kararda da baÅŸvurucu, ülkeye G-87 (Genel Güvenlik) tahdit kodu ile girmiÅŸtir. Aynı mahkeme, bu iki farklı davada farklı karar vemiÅŸ olup, ilk kararda, G-87 kodunun varlığını, ve G-87 tahsis kodunun varlığını ileri sürerek savunma yapan idarenin ileri sürmüÅŸ olduÄŸu iddiaları dikkate almış, bu iddialarının somut dayanakların, bilgi ve belgelerin olmasını aramamışken ve idari iÅŸlemin iptali için açılan davayı reddederek uluslararası koruma baÅŸvurusunun reddine dair kararı hukuka uygun bulmuÅŸken; ikinci kararda mahkeme bu sefer, idarenin G-87 kodu ile ülkeye giriÅŸ yapan baÅŸvurucunun uluslararası koruma talebini G-87 kodunun varlığı ileri sürerek reddederken bu tahdit kodunun dayanağını ispatlayamadığını belirtmiÅŸ, ayrıca baÅŸvurucunun kendi ülkesinde dahil olduÄŸu siyasi grup nedeni ile Türkiye’yi çatışma bölgesine geçiÅŸ güzergahı olarak kullandığına ve baÅŸvurucunun uluslararası savaÅŸçı olduÄŸuna dair herhangi bir tespitin
bulunmadığını, bu nedenle de idari işlemin hukuka aykırı olduğuna kanaat getirerek, davayı kabul etmiş ve idari işlemin iptaline karar vermiştir.
Görülmektedir ki, aynı konuda aynı mahkemenin bir olumsuz bir de olumlu kararı mevcuttur. Bu durumda her davada, iptali istene her idari iÅŸlemde, baÅŸvurucunun baÅŸvuru sebebpleri gerek ulusal gerek uluslararası mevzuat çerçevesinde iyice deÄŸerlendirilmeli ve idare de bu yönde bir idari iÅŸlem tesis etmelidir.
Sonuç olarak, gerek dünyanın içerisinde bulunduÄŸu göç ve ulusal, uluslararası savaÅŸların mevcudiyeti, gerek ülkelerin içerisinde bulundukları siyasi, sosyal, iktisadi ve dini konjonktür gereÄŸi, her geçen kendi vatandaşı olduÄŸu ülkede yaÅŸayamayan, belirli haklı zulüm, ayrımcılık yaÅŸam hakkı, özgürlüÄŸü riski ve ciddi tehditleri ile karşılaÅŸan birden çok kiÅŸi olmaktadır. Ve bu kiÅŸiler, vatandaşı oldukları ülkenin dışında bir ülkeden koruma talep etmekte, baÅŸka bir ülkeye sığınmaya çalışarak, yaÅŸamlarını idame ettirmek durumunda kalmaktadırlar. Ä°ÅŸte Türkiye de bulunduÄŸu coÄŸrafi konum ve uluslararası iliÅŸkileri nedeni ile uluslararası koruma talep edilen bir ülke konumunda olmayı sürdürmektedir. Ülkemiz bu kapsamda gerek 1951 tarihli Cenevre SözleÅŸmesi ve ilgili ek protokolü, gerekse kendi iç mevzuatı ile ( Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu gibi ) uluslararası hukuku ilgilendiren ve oldukça yoÄŸun olan bir alanda gerekli kodifikasyonları ve hukuki düzenlemeleri yapmakta olup, her geçen gün deÄŸiÅŸen ve geliÅŸen ÅŸartlarda, ülkelerin içerisinde bulunduÄŸu politik ve siyasi olayları da göz önüne alarak da gerekli hukuki altyapıyı kurmaya, düzenlemeleri sistematikleÅŸtirmeye devam etmektedir.
KAYNAKÇA
https://www.unhcr.org/tr/11080-uluslararasi-koruma-nedir.html (E.T. : 13.06.2021).
ÇELÄ°KEL AYSEL, Yabancılar Hukuku, 24. Basım, Ä°nkılap Kitabevi, 2018, Ä°stanbul, s. 158.
NeÅŸe Baran ÇELÄ°K, Türk Hukukunda Uluslararası Koruma BaÅŸvurusunda Bulunan Veya Uluslararası Korumadan Yararlanan Yabancıların Hak Ve Yükümlülükleri, Ä°nönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Özel Sayı C. 1, 2015, s.71-72. (Çevrimiçi : https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/208372 E.T.:13.06.2021).
Zeynep Deniz ALTINSOY, Yabancılar Hukuku Çerçevesinde Uluslararası Koruma, ÇaÄŸ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mayıs, 2015, s.42. (Çevrimiçi : https://www.lexpera.com.tr/ E.T. : 13.06.2021).
https://www.bascihukuk.com/uluslararasi-koruma-statusu-nedir/ (E.T.: 13.06.2021).
https://www.gozel.av.tr/uluslararasi-koruma-basvurusunun-reddi/ (E.T.:14.06.2020).
Yazıyı Paylaş: